Sen İstanbul'sun Şiiri - Şükrü Altın

Âşıkların ah çektiği İstanbul…
Dünyada son nefesini vereceğin şehir neresi deseler
Hayranlık duygusuyla İstanbul derdim.
Onun şehri…
Ama onun şehri…
“Kayık sefası yapalım,” diye teklif edince,
Zevk eylemsiz, lezzet kedersiz olmaz deyip
Elbette, dedim.
Karşılıklı kayığa oturduk,
Kürekçi kayığımızın küreklerini köpürte köpürte çekerken
Özene bezene deryayı diyara açıldık.
Gözlerimi vücudunu yalayan dalgaların üzerinde dolaştırıyordum.
Sesi o kadar güzeldi ki
Bana şarkılar mırıldanıyordu
Bir ara gözlerine dalmıştım
Nutkum tutuldu
İçimden bir ses yankı yankı
Sanki bir şarkı gibi…
Her nağmesi deniz dalgaları gibi yüreğimde
Nağmelerin sesi perde perde,
İs-tan-bul!..
Başını öne eğmiş; gözlerini bir noktaya dikmiş,
Kendinden geçmiş, mest olmuştu.
Dalıp gitmiştik bir yerlere derken,
Kayıkçı sahile yanaşmış
Kayıktan inip yürümeye başladık
Söyle sen kimsin?” diye sordum.
Elif dedi, narin
Yolda yürürken ayrıldık.
Dalgın dalgın şarkılar mırıldanarak yürüdü yürüdü,
Arkasından bakakaldım
Ve gözden kayboldu.
Akşam dar vakit evime geldim.
Elime ne kadar kitap geçtiyse
Aşk meşkhanesinde onu arıyordum.
Uzun bir zaman
İstanbul sayfalarında aradım
Fesleğen mevsimleri başladı.
Günler sonra bir akşamüzeri
Evimin sokak kapısında bir ses,
Kim o dedim ürkek
Meçhul bir ses…
Zapt edilemeyen nağmeler
Gizli bir lezzet
Dalarken gözlerim hayalin maviliklerine
Suzi Dilârâ peşrevleri
Avizelerin billurlarında akisler
Beyitlerimle aşkımı
Bestelere boyuyordum
Bana ilham veren
Esir edilmiş bir sevgili değil miydi?
Onu derin bir muhabbetle
Bütün gözlerden kıskanırcasına seviyordum…
Şaşkındım.
Kapıdan sessizce süzülerek görünmüştü
Mor bir kelebek gibi uçarcasına
Acaba öyle biri hiç gelmiş miydi?
Yoksa hayal mi görmüştüm;
Artık şarkılar söylenmiyor
Bestelerin büyüsü duyulmuyordu
Derin bir iç çekerek,
Sadece bir damla gözyaşı istiyordum
Bir damla gözyaşı…
Aktı…
Ah o ne güzel lütuftu
Ruhumdan taşan bir damla gözyaşı
Artık hayalini anlatan sesin tozu bile yoktu
Âh uykuya yatmayan İstanbul
Beni büyüleyen tılsımlı kutsal mühür,
Göklere tırmanan minareler
Haşmetli kurşun kubbeler
Gözleri kamaştıran, rüyaları süsleyen
İs-tan-bul
Sevgilinin diyarı,
Onun şehri,
Âh İs-tan-bul…