Ah Iraklım vah Irak’ım Şiiri - Hadi Önal

Hadi Önal
81

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ah Iraklım vah Irak’ım

AH IRAKLIM! VAH IRAK’IM! …

Duyarsızlaşmak; duyum ve duyguları algılayabilme yeteneğini kaybetme. Haksızlığı görme; ancak bir tepkide bulunamama hali. Yalnız insanın değil, toplumların yaşayabileceği en büyük travma.

Şöyle bir bakın günümüz dünyasına. Şöyle bir bakın günümüz insanına, insanlığına. Aman Allah’ım! İğneden vazgeçtik çuvaldız batırsan dahi tepki vermeyecek, bütün direnç noktalarında peşinen yenilgiyi kabullenmiş; zulmün, zalimin karşısında sus pus, iki büklüm hale gelmiş veya getirilmiş bir insanlık…

Şairin “Ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir./ Davransana… Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin? / Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin” dediği ölü insanların diyarı olmuş bir dünya...

Allah Resulü ne buyurmuştu: “Bir kötülük gördüğünde elinle düzeltmeye çalış; gücün yetmiyorsa, dilinle düzelt. Ona da gücün yetmiyorsa kalbinle buğz et. Karşı koy, kabul etmediğini hissettir. Bu, imanın en zayıf noktasıdır.” dediği kalb-i direnişin son kalesinin de kaybedildiği bir zaman dilimi…

Batı’nın Ortadoğu dediği coğrafyada, Irak’ta, 700 bin insan, ölüm makinelerinin kustuğu mermilerle hayat hakkı elinden alınıyor, patlayan bombalarla can veriyor. Bir o kadarı belki iki üç katı sakat kalıyor. Ya evini yurdunu, yuvasını terk edip de başka diyarlarda aç ve açıkta yaşama mücadelesine tabii tutulan milyonlar… Altı milyar insanın yaşadığı dünyada çıt yok.

Hani insan hakları?

Hani yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıydı?

Hani hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamazdı?

Hani herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da her hangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilirdi?

Hani nerede bu bildirge? Rafa mı kaldırıldı; yoksa sumen altı mı edildi?

Nerede bu insan hakları havarileri?

Yoksa onlar da mı dünyanın ekonomik ve siyasetini belirleyen güçlerinin saflarında yerlerini aldılar?

Kalplere ne oldu kalplere! Taşlaştı mı?

Ya vicdanlar! Utançların perdelendiği yeni diyarlar bulmak için uzayın karanlıklarına göç mü etti?

Siz ey! ABD, İngiltere, Fransa, bu kanlı eylemi gerçekleştiren ülkeler,

Siz ey! Emperyalist tekellerin çıkarlarını sağlamayı insanın yaşama hakkından çok daha önemli görüp işlenen bunca cinayete sessizce ortak olan Almanya, Kanada, İsveç, İtalya, Hollanda, Belçika… Değil 700 bin kişi kendi ülkenizde 70 bin kişi öldürülseydi ne yapardınız?

Tabii ölen Iraklıysa, ölen Müslüman’sa, ölen sizden değilse… Hele petrol çarkında servetinize yeni yeni servetler ekleniyorsa… Hele de silah sanayiniz ölüm makineleri üretmek için gece gündüz çalışıyor ve size büyük servetler kazandırıyorsa… Iraklı ölmüş, ıraklı sakat kalmış ne gam! ..

Kulakları çınlasın Ali Akbaş’ın ne demişti: “Şiir, duyguların; nesir, aklın eseridir. Bırakalım bir müddet şiiri de aklımızı harekete geçirecek nesre yönelelim.” Ben, ortak aklı bulmak için nesrin önemini inkâr etmiyorum; ancak gel de bütün bu zalimliğin, zulmün ve duyarsızlığın karşısında akıllı davran! Para etmiyor ki akıl! Bir büyük çığlık gerekiyor “Hakkı tutup kaldırmak” için. Siz ne derseniz deyin; ben yine şiire sığınacağım. Varsın duygularım aklımın önünde koşsun.

Çıkarı için yalnız aklını satanları, akılla belki bir dereceye kadar yaptığının yanlışlığına ikna edebilirsiniz; ama aklının yanı sıra ruhunu, vicdanını, izanını, inancını ve imanını da haraç-mezada çıkaranlara akılla cevap vermek gerçekten çok zor…

Beni affet Şair Ali Akbaş, yine duygularım ağır bastı.

Ah Iraklım Vah Irak’ım

Bir acılar yumağı şimdi Irak

Uzak diyarların dudakları arasına mahkûm

Kan

Çığlık

Ve yakıcı kum

Yanar

Yanar da erir evlatlarına

Yürek

Anada mum

Ve acılar şehri Kerbela’da

Kan fışkırır

Damarlardan

Petrol uğruna

Yeşil dolar adına

Vatanı için

Evi, yurdu, bağı

Bayrağı

Namusu için

Allah’ı için

Bin can düşer

CIA‘nin Mossat’ın kol gezdiği

Bağdat sokaklarına

Bin can

Kadın, erkek; çoluk çocuk

Felluce’ye, Samarra’ya

Bin can

Allahu Ekber der

Der de düşer Al Muthanna’ya

Bin can

Altı petrol

Üstü ihanet kokan

Kuzeye

Ve kıvranır Kerkük çaresizliğine

Necef’te bir yavru ağlar

Babası

Ebu Garip hapishanesinin

Demir parmakları arkasında, bitkin

Acı dolaşırken damarlarında

İşkencenin gölgesi vurur

Çıplak ayaklarına

Anası

Namusu kirletildiği için

Geçen Cuma

Kıymıştı canına

Seyreder

Bütün dünya

Bakar, kayıtsız

Vicdanlar suskun

İzanlar izinli

Kalpler mühürlü

Akıl yenik

Gücün

Güçlünün karşısında

Ve İblis işbaşında

İnsan,

İnsanlığından utanır

Bu diyarda

Başka ülkelerde

İnsanlar

Otururlar

Sus pus

Oturur da puslu camın önüne

Açarlar ellerini iki yana

Boş gözlerle bakarlar

Pentagon kaynaklı

Sözde terörizme karşı

Yapılan savaşlara

Özde

Batı’nın

Petrol kızıllığında

Maskeli politikasına

Özeti:

Böl, parçala, çarp, çıkardan mürekkep

Çıkar oyunlarına

BOP ’un bombası ile

Vurulur mazlum

Düşer toprağa

Özgürleştirme adına

Yalan ve yılan sarmaş dolaştır Irak’ta

Güneşi perdeler kızıl bir toz

Güneşi perdeler kara bir duman

Utanır tarih

Utanır akıl

Utanır izan

Utanır utanç

Dualar donup kalırken dudaklarda

Çığlıklar

Yükselir semaya

Kan

Al katrandır bu topraklarda

Akar durur

Basra’ya

Vahşet kudurdukça

Kalem susar

Söz susar

Şair susar

Şiir susar

Akıl durur

Olan yalnız Iraklıya değil

Irak’a değil

İnsanlığa olur.

Ah Iraklım vah Irak’ım

Ben sana o kadar yakın

Bir o kadar da ırağım

HADİ ÖNAL/ELAZIĞ

Hadi Önal
Kayıt Tarihi : 17.6.2007 10:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hadi Önal