AH GÜLİZAR
Yürek ülkesinin izbelerinde şehla bakışlı ayrılık hiç çekmedi ki hüzünlü gözlerini Gülizar’dan. Hüzünleri öfkelere bileyip limon ağacının dallarında küçük küçük, sarı sarı güneşleri verdi ellerine mutluluk diye ve sonra açınca güneşini, ekşiyen suratını gösterdi ona derviş (b) akışlı Urfa’sı bile. Yenilmiş bir kalbi var demiyorum her şeye rağmen, yenilgileri ile güzelleşen bir yürek ve yürek ülkesinde onu hiç yalnız bırakmayan yaralı ahdesi ve en vefalı dostu ayrılıkla ne çok hüzün biriktirdiler ve ne çok yıkadılar hüzünlerini topladıkları yağmurlarıyla. Neyse ki ayrılıkları bile kendi ülkesinde güzelleştiren iradesiyle cebin değildi ve ne çok kere düştü cidarından yüreğinin, üstelik çevikti de düşüşlerinde. Ehlibeyt ashaplarımı vardı onu koruyan, meramı sıdk’tan yanaydı onun, ondan mıydı ki her düşüşünde ve her olağan ıskalanmasından hayata, yine kaimdi o, her sonralarında bile düşünüşlerinin. Onu umutlara teşrif eden iradenin dimağımıydı yoksa, yoksa mutluluk, anafor kokulu bir ütopyamıydı ki bu kadar gözleri kamaştıran, rengârenk gökkuşağı gibi kendini yakından gösterip, kendine yaklaşıldıkça çok uzaklara kaçan, pencere arkasında sevgilisine gizli gizli bakan yağmur kızın silueti gibi. Sarıkamış’sa daha ilk gün tıpkı bir arus gibi karşılamıştı Gülizar’ı ve tanıttıkça kendini kimi zaman asudeydi, kimi zaman sükûndu ve efil efil başlayan kar fırtınasıyla kimi zamanda feveran bir çığlığa dönüşüyordu Sarıkamış! Kendi yüreğinin zulasında hiç bir şeyi bırakmayıp, beyaz örtüsünün üstünde tüm pinhanların emarelerini ele vererek çirkin realiteleri difüzyona uğratıyordu kar ve Sarıkamış.. Bu şehirde, kar bir kere kapatmıştı 90 bin kardelenin üstünü, bir daha hiçbir şeyi kapatmamaya yeminliydi sanki bu şehir. Ömür takviminin sayfaları boşu savruk ese, şimdi saat tamda tüm umutları umutsuzluk geçe, Doğu’da cehaletin töresi, Batı’da medeniyetin töresiyle yenilgilerin çisesi kaçtı gözlerine Gülizar’ın. Gülizar terör raylarının siluetinden gözüne takılan ahlarını ve dişlerine takılan öfkeleriyle meal verdi sayfalara, akıllar başa gelsin diye! Yazar, kaleme almak için çıktığı Ah Gülizar romanın Urfa yolculuğunda, Urfa’nın müze kent görünümüne “merhaba” dediğinde, Urfa, dar sokakları, eski yapıları ve fonetik esintisiyle Gülizar’ın yüreğini yazarın ellerine veriyordu adeta, her cadde, ve sokakta Ah Gülizar’ı ahlarıyla topluyor gibi oluyordu yazar. Gülizar’ın baba ocağının avlusundan şöyle bir başını uzattığında iki çocuk, ekşi yüzlü o koca yaşlı ağacın etrafında oynuyorlardı! Çocuklardan birinin adı Didare, diğerinin ki ise Gülizar’dı. Yüzü ekşimsi yaşlı ağaç, etrafında koşuşturan Didare ve Gülizar’a, halaları Ah Gülizar’ın efsanesini, sakızlaşmış gözyaşlarıyla ve gıcırdayan höykürmeleriyle anlatıyordu lakin küçük Didare ve Gülizar bu yaşlı ağacın anlattığı yazgıları anlamayacak kadar küçüklerdi. Urfa’da başlayan kaderi aşk, Elazığ, Sarıkamış, İzmir ve Amerika’da soluk alıyor; hayat cümlesinin virgüller sonrası hastanenin iltica noktasında, Iğdır, Erzurum, Ankara, Antalya, Tunceli, Trabzon, Mardin ve Manisa şivesi, fenomeni bir yordamla soluk veriyor insanlığın irkileceği ve tarihin gelmiş geçmiş en içler acıtan bu sentezi romana. Gülizar’ın rapor ettiği bu benzersiz ve çarpıcı romanı okudukça, gücünüzü kaybedecek, adeta bir dizi seyredeceksiniz dimağınızda! Lakin okumadan kimsenin asla ve asla göremeyeceği kadar tutkulu bir sevda, beşikten mezara, Doğudan Batıya, Doğuda kız, Türkiye’de kadın olmak adlı büyük, bir romandır, Ah Gülizar.
EJDER’İN KIZI Dilek EJDER
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
çalişmaların mükemmel allah vergisi bir yeteneksin seni tebrik ederim
sevgili dilek ablam Sarıkamış tan selamlar saygılar bir sarkamış lı olarak sizinle gurur duyuyorum kitabınızı okuyorum bitirmek üzereyim kaleminiz daim yolunuz açık olsun sevgiyle kalın
Dilek hanım tebrikler kaleminizden güzel bir romandan kesitler okuduk
birşeyler yapa bilmek ve yaptığı işin rahatlığnı yüreğinde hissede bilmek ne kadar güzel bir duygudur sizi tebrik ediyorum selamlar
Ah Gülizar kitabının arka kapak tanıtım yazısıdır. Sevgilerimle
YÜREĞİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK TEBRİKLER
Duygu bu işte anlamlı bir o kadar güzel duyarlı yüreğinize sağlık dost
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta