Alışkanlıklarımdan biri olarak, Has-gül vakfı.com ile ilgili bir konunun üstünde düşünürken; aklıma çocukluğumun ve o günlerin Azeri lehçesine çok yakın olan ve de halk arasında günlük olarak kunuşulan Erzurum şivesini hatırladım. Ne kadar sıcaktı, ne kadar içten ve samimi.. idi. Her gün Batı’dan aldığı eğreti kelimeler ile gittikçe bozulan ve her on yılda bir adeta kabuk değiştiren, dolayısiyle de gerçek Türkçe’den gittikçe uzaklaşan, “İstanbul lehçesi”nin o; soğuk, sevimsiz, basit ve argoya yelken açan suni halini düşündükçe; bu sıcaklık, içtenlik ve samimiyet.. yokluğu, bir kor gibi yüreğimi yaktı.Çünkü, Batı’dan giren suni kelimeler ile bu bozulma, her geçen gün kendisini daha da çok belirgin olarak hissettiriyor…
Günümüzde yeni yetişen bir genç, anasının ve babasının konuştuğu Türkçeyi basit bulup eğlenebilmekte ve yarısı argo 200-300 kelime ile konuşarak, adeta gerçek Türkçe’yi katledebilmekte ve bu dejenerasyon hali gittikçe artarak, Türkçe dilini katletmektedir. Sonuç olarak da, her nesil değiştikçe, bir önceki neslin konuştuğu DİL’in tercüme edilmesine ihtiyaç duyulur hale gelmektedir. Bir de “Ha” harfinin gırtlaktan çıkan şekli “HI” sesinin alfabeden çıkması ile de zaten Türkçe’nin beli o zaman kırılmıştı. Şimdiki deformasyona, “HI” harfi (her ne kadar, 11-Kasım-2013 atrihinde tarihinde yeniden bu konsa da) biraz da bu Latin alfabesine geçişin eksiklikleri zemin hazırlamıştı…
İşte şimdi sizin takdirlerinize, her ne kadar “HI” harfi eksik olsa da, çocukluğumda konuşulan Türkçe ile bir şiir sunuyorum. Dilerim, teleffuzda hataya düşmez ve beni tenkid etmezsiniz.
A H G A R D A Ş! ..
Surprizsite.com Son şiirler
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta