tutukevine yıldız düşende
doğuyor güneş ışık evine
dağlar bulutlandığında
görünür yamaçlarda koşan er
dünya ekran
devir hesap devri
sokaklar düşürüyor devleri
çocukluğumun kovboyu fonda yine
at sürüyor bize yakın vadilerde
akbaba gözüyle izleniyor
çölde ve gölde ceset
havuz sefasında bikinili yıldız
yirmi birinci yüzyıldayız
sürüyor yaşatmak adına öldürüm
koşuyor bir yanım savaşa
öbür yanım da açlığa
kan akıyor Trablus’ta
Somali’den seslendi ölüm
ver gülüm, al gülüm
derken
bayramlaşma dikenli tellere takılıyor
derviş dönüyor kendi ekseninde
bir lokma, bir hırka şimdi söylence
bir damla su bekliyor sekseninde
çölde o dede
adalet ve barış peşindeyiz
sandalye içeri
sandalye dışarı
gençlik sandalye kapma yarışı
referanslar dirhem dirhem terazide
şanssızlık zıplatıyor beyinleri
seven kesiyor sevdiğini
öbür gün bayram
elimde para sızlar
fitre bekler parasızlar
ağız susar, yara sızlar
porum basarken yarasızlar
yel eser, dal çiçeklenir
kedi miyavlar, köpek havlar
yeni çocuk metalik ağlar
yazı yaşıyor bizim diyar
o kadar karamsar değiliz
fındık fındık bakarken fare
ağustos böceği sesiyle çalıyor sazlar
(28. 08. 2011)
Kayıt Tarihi : 3.9.2011 18:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ağustos akşamlarını, fındıkların arasında, ağustos böceklerini dinleyerek yaşadım. Antenlerim dünyadan da sinyaller almaktaydı. Dinlediklerim ve algıladıklarım şiir mi oluverdi? ! Bilmem!
TÜM YORUMLAR (1)