Ekmek kokuyor İstanbul,
Yamacında balık tuttuğum rıhtım sallanıyor,
Salı sabahı.
Üsküdar efkâr oluyor durup dururken
Cigara yakıyor ardı ardına,
Kavuşamamanın anlamını
O biliyor yüzyıllardır,
Sevdalısı kız kulesine.
Uçurtma mevsimi geliyor metrisin üzerine,
Umudun adı görüş günü oluyor.
Tel örgülerin ardından sarılıyor eller,
Kana bulanıyor o an, zaman duruyor.
Taksimde cam siliyor bir çift yeşil göz,
Kazım ağa kokoreç sarıyor Erzurum tadında, Beyoğlu gecelerine
Kahpe yürekler pusu kuruyor üniforma hayallerine
Durmaksızın sıkıyor tetiğini acının.
İstanbul durmuyor
Galata dan kanatlanıyor genç kız hayalleri,
Karaköy ün batağına saplanıyor 6.filolar.
Eminönü’nde yutuyor iki ayaklı büyük balıklar,
Küçük balıkları.
Ağlıyor Sultanahmet,
Kimliğini bulamayan Ayasofya’ya
Fatih, minareleri semada dua ediyor
Beyazıt vaaz ediyor kalem erbabına
İstanbul çırpınıyor.
Hacıhüsrev tozdan düşler satıyor yeni yetmelere
Göbeklere delikler açılıyor kollara ejderhalar kazınıyor
Eyüp ah çekiyor içten içe bu hale,
Laleden gözleri kuruyor.
Fraklar bitpazarında satılıyor ilkokul müsamereleri için
Sesi kısılmış gramofonlar çok para ediyor pavyonlarda
Orhan veli tanınmıyor artık, gözleri kapalı
Faytonlar kahırlı taşıyor sarhoş keyifleri adalarda
Lokumsuz kahvelerin hatırı sayılmıyor Piereloti de
Mendillere isimler kazınmıyor, altın iplerle
Aşklar satın alınıyor bedenleri ile birlikte
Dadılar buna engel olamıyor
İstanbul bir daha doğmamak üzere ölüyor…
Kayıt Tarihi : 20.5.2006 18:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kutlarım
müzeyyen başkır
müzeyyen başkır
Birbirine nazire edercesine bakışır
Ezan sesleri yükselirken minarelerden
Ayasofya’n ağlar, tekbirlerle yaş gelir gözlerinden
Çağır beni İstanbul sana geleyim
Sultanahmet’ten sonra
Ayasofya’nda secde edeyim.
Selamlar.
TÜM YORUMLAR (8)