Sargısı kemiğe kaynayan soylu bir yaradır yürek sızım
Dağıldıkça örselenen yumaklara geçmiyor gönül nazım
Durgunluğunu unutan nehirler geçiyor göğsümden
Kancık kavgalarla isyanlara karışıyor aşk harcım
Devrik günler tükeniyor sevginin takvimlerinde yar!
Gelişini beklerken azalıyor gözümdeki şavkım
Dalganın sırrını içtikçe dağılırmış taşın özünden har
Hicaz anların şahidiyken biz, saçlarımızı okşar rüzgâr
Eski ve vakur masallar biriktirir ceplerinde çocuklar
Yırtık ceplerimizde yaşanmamış anlardan kalan anılar
Kırık pencereli trenler kömür taşır cennete durmadan
Akar iken tersine ömür, musallaya aşkın gözyaşı damlar
Sığ suların sesi dolduruyor ruhumu
Mayısın son demiyle ardına devriliyor günler
Heba edilmiş aşkların panayırlarında
Eski sevdaları eşeliyor insanlar
Dudaklarında yosunlu türküler
Her düşünüş başka masal, başka bir mevsim ah!
Özlemin coşkularıyla dağlardan düze iniyor miller.
Güneşin nazlı huzmesini eğiriyor yaşlı bir kadın
Duvar diplerinde sevişiyor ihtiyar bedenler
Kırışmış avuçlarında ayaz coşkular
Yanık bir ömür yaşam ruhlarında
Evliya mevsimlerin hoyrat karelerinde
Mutluluktan çok pişmanlıklar
Unutulmuş sarılışların hanlarında gece
Susuz dudaklarında nikotin sarısı pişmanlıklar
Aşk kıyım bir hebaymış yürekte
Ağlayan surlarındayım yaşamın
Mutluluk henüz bulunamamış bir damar.
Kayıt Tarihi : 23.5.2014 22:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
selamlarımla
TÜM YORUMLAR (4)