Bilemiyorum Mel'un. Duramıyorum. Gidemiyorum da. Tüm sözleri söyledim sanıyorum. Daha nasıl anlatılır ki kayıp koskoca bir gençlik? Kırmızı polis lambasında okurken kendimle ettiğim kavgalar, çizdiğimi unuttuğum masmavi yollar, henüz gür iken hiç uzatamadığım saçlarım, gözlerim bozuk değilken kafamı çevirdiğim güzellikler, sırtımdan doyarlarken toplayamadığım sofram... Hepsi birer anarşist oldu, yüreğime baş kaldırıyorlar. Yanlışı gösteren her ele, vicdansızca uzanan sopalardan sakındım hepsini. Ben korudum sanarken, kuyumu kazıp beni sele saldılar en sonunda. Bilemiyorum, çağlasam mı?
Hiç yandın mı Mel'un? Piştin mi? Çiğ mi kaldın yoksa? Tuzun mu eksik kaldı, suyun mu? Yanık izine en son ne zaman baktın? Duruyor, hala yerinde benimki. İlk günkü gibi değil belki. Ne acıyor, ne de kanıyor kaşıdığımda. Yandığı günü aklımdan çıkaramıyorum ama. O hala acıtıyor işte. Sen bakmasan da, üflemesen de oksijeni hiç bitmedi o ateşin. Ben hep karbondioksiti kötü sandım. Tam tersi, üfleseydim zamanında, bu kadar büyümezdi yangınım. Canım da bir daha hiç acımazdı. Koşa koşa yangına vardım. Şimdi canım yeniden acıyor. Bilemiyorum, ağlasam mı?
Aldatıldın Mel'un. Yoldan geçerken toprağa attığın tohumlar ağaç olur sandın. Onlar selanı okurken, minaresiz cami olmaz sandın. Sırtını yasladığın duvarlar yıkılmaz, kumanda ettiğin gemi batmaz sandın. Gelin ata binmeden sen "Ya nasip. " dedin. Deveni ağaca bağlayıp, tevekkül edersen, o deveye bir şey olmaz sandın. Merhamet herkese lazım diye düşünürken, katiller arada kaynamaz sandın. Her gece kurduğun on tane alarmdan bir tanesini duysan, uyanırsın sandın. O alarmları tek tek, gizli gizli kapattılar, sen uyurken aldattılar. Bilemiyorum, söylesem mi?
Yaralarım kapanır mı, Mel'un? İlaçlarım fayda eder mi? Ne doktorlar Lokman'a benzer, ne hastaneler GATA'ya, ne de yataklar uyumaya. Hepsi sahteyken gülüşlerin, hepsi gölge iken resimlerin, hepsi heykel gibi dikilirken dertlerin, hepsi dört gözle beklerken ölülerin, daracağı dermanım olacak mı sanarsın? Olmayacak. Hikayemi tamamlamadan, Denizi ve Kızı'nı sevmeden, o yeşile kırmızıyla dönmeden, hep eksik kalacak. Filmin kapanışına "Son" yazmadan, kadere direnişin bayrağını dikmeden, yorgunluktan düşüp de onlar karar vermeden bilemiyorum, daracağını boylasam mı, boylamasam mı?
Çağlayacaksın Mel'un. Şelaleye varıp, aşağıya yuvarlanıp vadiye varacaksın.
Ağlayacaksın Mel'un. Şişeleri bitirip, izmaritleri doldurup, yeniden ayağa kalkacaksın.
Söyleyeceksin Mel'un. Tüm dünyaya gerçekleri gösterip, sırları açığa çıkarıp, takdir-i İlahi diyeceksin.
Daracağını boylayacaksın Mel'un. Önce kor olup, sonra kül olup, yeniden doğacaksın.
Hakk'ın vaadettiği günlere, Mahzuni Şerif'e ve tüm aldatılanlara selamını verip, sahneden ineceksin.
Kayıt Tarihi : 24.8.2025 20:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!