Aglasam Kan Akar Gözlerimden
Bir sevdadır yalnızlığım, çöl ortasında kalmış gibi..
Susuz çatlak dudaklarım, bir yudum sevgi arar çöllerde……
Nedir bu hayatın bana verdiği ızdırap, nedir bu hüzün?
Ağlasam kan akar gözlerimden, bıktım yalancı tebessümlerimden...
Yıllar acımadan geçen yıllarrr...
Bir damla sevgiye hasret kalarak geçen yıllar..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu güzel dizeleri büyük bir haz alarak okudum,yüreğine sağlık arkadaşım,tam puanla sayfamda,saygı ve sevgi ile sağlıcakla kalınız.
Nadide satirlariniz icin yureginize tesekkurlerimi sunarim saygilarimla
t e b r i k l e r i m l e
Ağlasam kan akar gözlerimden, bıktım yalancı tebessümlerimden...
ne zaman yazı okumak istesem bu sayfalara geliyorum tam da yazmaktan yorulduğum zamanlar bunlar, artık kalemimin durma noktasındayken yine sayfadayım ve daha ilk satırlarda durdum ve yazmaya başladım yine...kurtuluş yok bu yazgıdan çile denen üç bacaklı yapışkan yine ortak noktaya getirdi. ve içimden bir ses dur dedi çile denen yazgıya artık dur ister benden ister bu sayfanın yazarından...Doyurulası bir hayat ve doyasıya bir hayatın artık belki de dur denecek noktası...
mustafa yılmaz
ant+10
beğeniyle okuduğum şiir oldu..kutlarım..
Herşey yanmış, bitmiş, kül olmuş olabilir. Lakin, minicik bir kor zerreciği bile yeni bir yangın demektir. O zerreciği sıcak tutmak gerek.
Kutlarım. Harika bir şiirdi.
Ömer BİLGİN.
Kırık bir gölge oyunudur yaşamak
Bildik tasalanışların kuru dallarına içimizdeki sözleri asarız, mevsim güneşleriyle kurutmak için. Kırık bir gölge oyunudur yaşamak, içlendikçe sargısız yaşamalara da alışırız...
Kutlarım...
Nedir bu hayatın bana verdiği ızdırap, nedir bu hüzün?
Ağlasam kan akar gözlerimden, bıktım yalancı tebessümlerimden...
EVET. RİYA FASIK DOLU HAYAT DAN KİM BIKMAZ Kİ SAĞOL CAN DOST.
''yaşamak
bir kıvılcım kibritte
alev alev
ve söneceğini bilerek
sevmek, özlemek, beklemek
dumanı gibi
ışığı gibi
birazdan sönecek...
yaşamak
küçük bir ateş...
....................
sönmeyecek bir alevin
külleri var içerimde
közlerin içerisinde bir ışık
kızıl mı kızıl
umutlu mu umutlu
sarıyor bedenimi
bir çıra bulsam
bir kaç kozalak
atacağım içerisine
tekrar ısıtması için değil
canlanması için belki de...''
çok severek okudum...kutluyorum.slm
Ayakta alkışlıyorum şiirinizi;mükemmel uslup,muhteşem bir çalışma.Defalarca okudum bıkmadım,kaleminiz hiç susmasın gönül dostum.Sağlık ve sevgiyle kalın.Selamlar sevgiler kucak dolusu size.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta