Her sonbahar geldiğinde içimi bir buruk acı kaplar.Düşecek bir yaprak gibiyim apansız.Asırların kahrını çeken bir kağnıya benzetirim yüreğimi.Bırakıp gittiğin soğuk, ayazlı geceler boyu resmin düşmez ellerimden.Soğuktan pembeleşen parmaklarımla tutmaya çalışırım ellerimde seni.O ilk aşk heyecanıyla, çarpık-çurpuk yazılarınla ilk mektubundaki 'Seviyorum seni' dediğin satırları okurum çocuksu...
Her cümlesine yokluğunu yüklediğim yazgımı anlatırım doğadaki kır çiçeklerine.İnler dağ, taş.Erir karşımda görkemli yükselen Torosların zirvesindeki karlar.Rüzgârlar yalnızlığıma eser teselli vermek umuduyla.Dalgalar kayaları döver durur acımasız.Bulutlar gözyaşlarını yağmurlarla döker.Matemlidir denizler, gökyüzü, evren.Çağırdım tekmil ezgileri yokluğuna.Ağlar sensizliğe benimle doğa...
*(Kelebek Gazetesi/Ü.Yaşar Oğuzcan'ın Seçtiği/Sizin Köşeniz/13.09.1981)
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,