Eşkıya hükümdar olmuş şu çağa
Baykuşlar tünemiş şimdi bu bağa
Cehalet hükmeder kutlu otağa
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Hile, hurda, dolap yaşanır oldu
Ahlak, edep, haya karardı soldu
Alınan her nefes yalanla doldu
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Çakala payeyi verdin önceden
Niye kıvırırsın şimdi inceden
Kaldı mı farkı günün geceden
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Adalet dediğin laftan ibaret
Almış başını da gider ihanet
Bunları görüp de gel hele sabret
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Hele çık çarşı pazar şöyle bir dolaş
Gir içine yokluğun derdine bulaş
Bu bedeni çekmez artık bu kumaş
Ağlanacak hale, güleriz halen!
İşsizlik çığ oldu akar durmadan
Yoksulluk diz boyu yakar sormadan
Yandaşlara nema çıkar yormadan
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Ne yeşilde yeşil, ne mavi kaldı
Çelik ucubeleri göklere saldı
Nefesler tükendi, ruhları çaldı
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Mülteci bar, pavyon şimdi oynaşta
Askerim ne arar, neden savaşta
Mehmetler ölüyor daha bu yaşta
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Ne kadar sürecek daha bu zillet
Uyan uykulardan yeter bu illet
Ne zaman son bulur şu zalim mühlet
Ağlanacak hale, güleriz halen!
Bülent BAYSAL
08 / ARALIK / 16
*** Dost yüreklerden inciler ***
Ne yarınlar belli, ne de dünümüz
Ne arkamız kaldı ne de önümüz
Dolar bozdurmakla geçer günümüz
Ağlanacak hale, güleriz halen! ........................İbrahim Değerli
Ağlıyor bütün millet gülen yok
Ülkemin halini gören, bilen yok
Milletimin yarısı aç yarısı tok
Gülmek gerek ağlanacak halimize........................Talat SEMİZ
Cehalet avu olmuş,girmiş aşa
Herkesde bir hava, olmuşlar paşa
Yeri göğü israf,kalmışız taşa
Ağlanacak hale,güleriz halen! ....................... çılgıncesur yürek
Dam üstü saksağan elinde kazma
Sabahtan akşama değişir, yazma!
Dün düşman bugün dost, sakın ha kızma!
Ağlanacak hale, güleriz halen! .........................ZEYBEK HOCA
Çoban olan iyi bakar koyuna
Dikkat eder samanına suyuna
Baş çobanlık için muhtaç oyuna
Ağlanacak hale, güleriz halen! ...........................Metin Gürbüz 1
Hak'kı unutunca hal böyle oldu
Ne ektiyse reçber hasatı oydu
İnsanlık komada gelecek soldu
Ağlanacak hale, güleriz halen.............................Bülent ARKAN
Yarından umut yok,heryer kan revan
bulutlar matemli,sema-i giryan
dört bir yanım dolmus,cevf-i hüsran
Ağlanacak hale, güleriz halen......................Mahmut M. Özdemir
****
Sema-i giryan:Ağlayan gök yüzü
Cevf-i hüsran:Hüsran çukurları
*****
çıkmıyor bir baba yiğit ortaya
gezmez yurdu atam misali yaya
böyle olursa asla çıkılmaz aya
ağlanacak halimize güleriz halen......................Ömer Gündoğan
Dillerde yalanlar dolanıp durur
Günbegün bir ırmak bulanıp kurur
Güneş bile yere sulanıp vurur
Ağlanacak hale güleriz şimdi! ................................Nurten Kara
Kayıt Tarihi : 4.12.2016 13:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Unutulmuyor!
Unutulmayacak!
Bazı sevgiler var ki, ihanetle birlikte aynı yürekte barınamıyor...
Barınmayacak!
Bıçak gibi kesip atmak gerekiyor tüm bağları...
Sonu uçurummuş bu yolun... Varsın olsun...
Yaşananların... Yaşattıklarını sandıklarının ne kadarı sığar ki insanlığa... Nasıl sığar ki, hem acı hem gurur aynı anda... Yanan bir ana ve babanın yüreğine... Ama sığıyor işte...
Bir zaman bir ses duymuştum ve çok uzaklardan gelip öylesine yüreğimde yer bulmuştu ki anlatamam... Bir insan nasıl da bu kadar güzel anlatabilirdi ki kendini...
“Merhaba Gül Merhaba Dost Merhaba güzel insan, pak yürekli can dostum... Hasret ve özlem aşkın büyüklüğünden elbet... Ancak zamanı gelmeyen gül dalında açmaz, açamaz... İllaki vakti gelmeli...” diyordu kulağıma usulca...
Haklıymış o “Pak yürekli can dost”un sesi!
Evet...
Bizim daha anlatacak çok şeyimiz var... Çocuklarımız var öncelikle...
Onların kokularında...
Dokularında...
Gözlerinde...
Özlerinde var olan sevgiler var çünkü...
Her şeyden önce umut var...
Yedikleri... Ettikleri haram... Yemedikleri... Ellerinden geleni artlarına koydukları kadar namerttir hepsi...
Bunun tek bir adı vardır benim lügatimde... “Fahişelik'...
Ki... Şimdilerde bunu para karşılığı yapanlar... (Rabbim onları da hayırlı sebeplerle kurtarsın bu bataktan...) Yeminle... Benim gözümde daha “şerefli” ve “dürüst”ler...
Hangi kitapta yazar...
Hangi akla mantığa...
Hangi insanlığa...
Hangi sevgiye...
Hangi yüreğe sığar bu yaşananlar...
Cevapta ne yazık ki...
Acı ve gururu aynı anda yüreğine misafir edebilen “Ana-Babaların yüreği” oluyor her zaman...
Kesinlikle gülelim biz ağlanacak halimize...
Ve kesinlikle... Aşktan meşkten... Dostluktan, insanca yaşamaktan dem vurup...
Bu palavralarla avutup duralım kendimizi...
Hangi renk bizim...
Beyaz, siyah?
Pembe mavi?
Yoksa sadece kırmızı mı?
Oysa o kırmızı... Sadece aşkın rengi değil miydi?
Şimdilerde tek bir rüyam var... Ve oradan bir ses dokunuyor her gece yüreğime...
“Sakın ağlama! Hep gülümse annem!”
Artık eskisinden daha güzel... Daha çok gül kokuyor o sesin sahibi...
O rüyanın sonrasında daha çok öfkeleniyorum artık... Hatta beddua etmek istiyorum ama böyle bir acıyı düşmana bile dileyemiyorum ben...
Sadece... Lanet ve hesapları en iyi gören Allah’a havale ediyorum...
Benim gül kokulu “ŞEHİDİM”in adının yanına yakıştırılan...
İşte onlar geldikçe aklıma... Rabbimin beni salıvermesini istiyorum zincirlerimden...
Hani, o hain dölü berkin elvanı övenler var ya... Hatta onu övenleri övüp destek verenlerin var ya ta yedi ceddine...
Bu kadar mı çaptan düştün be gafil... Bu kadar mı senin tümden ederin...
Hani nerde benim...
Muhammed Fatih’lerim...
Ömer Halis’lerim...
Gaffar Okkan’larım...
Ramazan'larım...
Uğur’larım...
Hani nerde benim “METMETÇİKLERİMİN ŞEHADETİNE” SAYGI…
Sesimi duyurabildiğim... Eş... Dost... Akraba... Hatta ne kadar beni düşman sayanlar var... Ve yüreğinin köşeciğinde biraz olsun vicdan varsa... Allah aşkına diyerek hepsinden tek bir dileğim var...
Duaysa... Dua...
Bedduaysa... Dik alasında bende varım...
Ama...
Öncelikle benim olmak üzere... Kırılsın o ellerimiz adını anmak zorunda kaldığım için o soysuzun... Ve istiyorum ki...
Artık benim “ŞEHİDLERİMDEN” bahsederken... Lütfen rakam koymayın yanlarına...
Onları unutulmaya mecbur sayı dizisi haline getirmeyin ne olur...
Onlar üç beş... Elli veya yüzden ibaret sayılar değiller ki...
Ne hayatlar...
Ne umutlar...
Ne idealler...
Ve nasıl bir “VEFA YATTIĞINI” görmüyor musunuz?
Bizler için kışa çevirip yarım bıraktıkları hayatlarının arkasında...
Lütfen sayıya vurmayın yavru canlarımı...
Lütfen yakmayın, hiçe saymayın...
Bu kadar acılı ana-babanın yüreğini ve emeğini daha fazla...
Yüreğine sağlık... Ömrüne bereket... Kalemine güç dilerim can dostumun...
Her daim... Selam ve sevgilerimle...
İçimizden geçenlere dil olmuş söylemiş.Her kıtası oturup düşünülesi.
Bazıları ağlanacak hale güler, her şey güllük gülistanlıkmış gibi.Zaten onların darısı hep kurudur. Bir de ninemin dediği gibi sinirden , çaresizlikten de güler insan.
Bu karmaşada , hergün acı üstüne acı yaşarken ne yapacağımızı şaşırdık kaldık.
Yaşadığımız günlerin bir özetiydi şiir. Yolunuz hep açık olsun.
TÜM YORUMLAR (42)