Ağlamanın kendisiyle alay etmek bizzat ağlanacak bir durumdur.
”Hak rahmetinin
insan gözünde damla damla olmasıdır gözyaşları. Merhametin eteklerinde dolaşan gönlün pırlantalarıdır gözyaşı.”
Siz hiç firavunların, şeddatların, tiranların gözyaşına şahit oldunuz ya da duydunuz mu? Merhametsizlerin gözyaşını bilmesi ne mümkün!
“Ağlamayan gözden Sana sığınırım.” diyen gözü yaşlı bir Peygamberin ümmeti olanlar anlar ancak gözü yaşlı
insanları. Ki O hüzün Peygamberiydi. Oysa biz Peygamberimizin Musab Bin Umeyr’in ardından gözyaşı dökmesine şahit olduk. Evldını kendi elleriyle toprağa verirken gördük O İki Cihan Serverinin gözyaşlarını. Ki o hüzün Peygamberiydi.
Yakup Aleyhisselamın Yusufu için döktüğü gözyaşlarına Kenan illerinin hangi toprağı şahit değil? Davut Aleyhisselamın sesi, Zebur’u tilavet ederken ağlamaklı değil miydi? Nuh Aleyhisselamın esas tufanı, küfür karşısında döktüğü gözyaşları değil miydi?
Ve siz hiç ağladınız mı bir şehidin ardından. Bir yetimin gözyaşlarına şahit olunca içiniz titreyip, gözleriniz nemlendi mi ya da sildiniz mi hiç bir yetimin gözyaşlarını? Hak davası için gurbete kalan kardeşinin soğuk su ile yıkanıp kefenlenmesinin ardından; ”Üç gün sonra duyalar/soğuk su ile yuyalar” diye ağıt yaktınız mı hiç? Memleketinizin ahvali için giç gözyaşı döktünüz mü?
Ya da bir karıncanın suda çırpınışına! … Ve sonra hiç günahlarınız için ağladınız mı? Yoksa ‘benim kalbim temiz’ edabiyatı yaparak, gözyaşı dökenleri mi kınadınız? Oysa en temizleyen su, günahlar için dökülen gözyaşıdır. Şâir İkbal, bir yüksek toplulukta, ruhların huzurunda, Nebiler Sultanı’na: “En muteber hediye” deyip, bir bardak şehit kanı takdim etmişti. O mübarek huzurda, aynı oranda değilse de günahına ağlamış kimselerin gözyaşları da muteberdir dense sezadır.
Siz, siz hiç günahlarınıza gözyaşı döktünüz mü? Allah aşkıyla dökülen gözyaşının Cennet pınarlarından daha yeğ olduğunu duydunuz mu? Duru gönüllü bir Anadolu babası gibi ak duvaklı, ak alınlı kızlarınızın ardından ayrılık gözyaşları döktünüz mü sonra? Siz, siz ağlamak nedir bilir misiniz sahi! ?
Oysa içinde hararet olanın gözünde de yaş olur, gözünde yaş olan vahalar gibidir. Aksine gözleri çöller gibi kupkuru kimselerin içlerinde de hayat yoktur.
Oysa ağlamak biz Anadolu insanının hep kaderi oldu. Yıllar yılı hep ağladık ve başka bir şey bilemedik. İşgal edilen vatanımıza, el uzatılan kutsalımıza, şehit düşen dedemize ağladık. Ve ağlıyoruz hâla. Kızımızın baş örtüsüne uzanan ele ağlıyoruz, öz vatanında parya olarak görülmemize ağlıyoruz. Gözyaşlarımızala alay edilişine ağlıyoruz bir de.
Gözyaşlarıyla alay edenler ancak merhametsiz kabalardır. Oysa İnce insan, yüzünü gözyaşları ile yıkayan insandır. ”İçi sızlamayanlar, kirpiği ıslanmayanlar kem talihli hoyratlardır.” oysa. ”Gayrı bunlar kazandıkları onca negatif şeyden ötürü az gülsün ve çok ağlasınlar.” [Tevbe sûresi, 9/82] kutlu beyanını bilmeyenlerdir ağlamayanlar. Eğr sizler; ” Allah karşısında haşyetle yaş döken göz” [Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 12]”ü Allah’ın ateşinin yakmayacağı müjdesini bilseydiniz ve inansaydınız, ‘az güler çok ağlardınız.’
Âşığı gözyaşlarından ötürü kınayanlar ancak kendi hamlıklarını ve katılıklarını mırıldanmış olurlar.
Şimdi ey ağlayanlarla alay edenler! ”Şimdi sizler, ey bütün bir tarih boyunca ağlamayı unutmuşlar! Gamsızlar, dertsizler ve ağlanacak hâllerine gülenler! Gelin; şu çıkmazın başında durup asırlık gamsızlığımıza bir son vererek beraber ağlayalım!
Cehaletimize ağlayalım! Kaybettiğimiz şeylerden habersizliğimize ağlayalım! Kusurdan bir heykel hâline gelmiş mahiyetimize, duygularımızın dumura uğrayışına ve hoyratlaşan gönlümüze ağlayalım! Bu vaziyette öleceğimize, öldüğümüz gibi dirileceğimize, tasmalı ve prangalı büyük imtihanda, en büyük merasimde fevç fevç geçecek olan mazinin şanlıları arasında yer bulamayacağımıza ağlayalım! Daldan kopan bir meyve gibi, yalnız düşüşümüze, ayaklar altında ezilişimize, rahmetten cüdâ kalışımıza ağlayalım..! ”
Allah’ım! Sen’den diliyor ve dileniyoruz: Gözlerimize yaş ver ve bizi ağlat! Mazlumlar, ezilenler, horlananlar için bizi ağlat. Milletimizin selameti için bizi ağlat. Merhamet etmen için, Sen’den uzak kalış hasretini duyamayışımıza ağlat! Gözyaşlarımızla alay eden gözü yaşsızları da ağlat.
”Ağlamayan gözden Sana sığınırım”
Arif AkpınarKayıt Tarihi : 15.4.2016 15:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Arif Akpınar](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/04/15/aglamayan-gozden-sana-siginirim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!