Ağlamak Meselesi Şiiri - Yorumlar

Nazım Hikmet Ran
273

ŞİİR


2131

TAKİPÇİ

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?

Tamamını Oku
  • Mesut Cömert
    Mesut Cömert 13.11.2008 - 17:39

    öncelikle nazım solcu degıldı. Komünist ti yani insanı insandan ayırmanın kötü oldugunu vs. savunuyordu.

    nazım neden askere gıtmedı?

    çünkü subay okulunu bitirmişti nazım hikmet. ve gemıde nobet tutarken hatırladıgım kadarıyla hastalanmıstı ve çürük raporu almıstı. bu yuzden gıtmedı. o antolojıdekı hayatına bakan arkadas işine gelenlerı gormus sanırım

    Cevap Yaz
  • Nupelda Gule
    Nupelda Gule 13.11.2008 - 17:32

    Seni çok heyecanlı görüyorum onun için herşeyi birbirine karıştırdın Ali Akar... Siyaset-politika bu eksenden çıkalı 100 yıl oldu, beğenmediklerimizi beğenenleri hapse attırmak sandığın kadar kolay değil artık (eh çok zor olduğunu da söylemeyeceğim ya). Demek yaksın, yıksın hertürlü gayrimeşruluğu yapsın ama saklansın, harikasın kazdığın kuyuya düşüyorsun... Suçu ve suçluyu övmekten dolayı umarım çıkarmayı arzuladığın yasa seni yollar kodese.

    Cevap Yaz
  • Fatma Güneş Ergen
    Fatma Güneş Ergen 13.11.2008 - 17:27

    Ali AKAR. Yazını oku anlayabilecekmisin?
    Atatürki ne bu?
    Atatürkü ne bu?
    Atatürk 'ü Yazılır.
    Hem solcuyum, hem Atatürkçüyüm, hemde Nazım Hikmet
    Severim. Görmediyseniz görün.

    Cevap Yaz
  • Nupelda Gule
    Nupelda Gule 13.11.2008 - 17:25

    İnanki bir taraftan güldüm bir taraftan acıdım haline, Yunanistan'da benim halkım adına orman yaktı öylemi... Bunun benim ülkeme getirisi ???? Nazım gibilerden temizliyordu demek ??? Nazım bu ülkenin enbüyük şairi ve dünyaca kabul edilen sayılı edebiyatçılardan faka bastın ALİ AKAR.!!!!
    İstersen kendini daha rezil etme haaa ? Ne dersin....

    Cevap Yaz
  • Fatma Güneş Ergen
    Fatma Güneş Ergen 13.11.2008 - 16:51

    Cesaret cehaletten doğar,
    Nazım hikmeti okuyabilmek zeka ister.
    Anlayabilmek deha ister.

    Cevap Yaz
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk 13.11.2008 - 16:45

    Burası ne cami avlusu ne de siyaset arenası. Bura bir şiir sayfası. Bugün Nazım'ın şiirleri ders kitaplarına girmiş durumda ve edebiyat derslerinde okutulmakta. Gerisi laf-ü güzaf! ''Güneş balçıkla sıvanmaz.''

    Cevap Yaz
  • Kamil Durmuşoğlu
    Kamil Durmuşoğlu 13.11.2008 - 16:22

    Nazım Hikmet 1902 yılında doğmuş. Yani kurtuluş savaşımızı yaparken 18 yaşlarında biriymiş. O yaşlarda olanlardan vatansever olanlar yüreklerini ortaya koyarak savaşa gitmiş, Nazım gibi olanlar da ya dağlara çıkıp eşkıyalık yapmış ya da bir kuytuya saklanmış.
    Nazım’ı da bir kuytuya saklananlardan sayabiliriz. Hatta onun olanakları biraz daha iyi olduğundan o savaş esnasında Moskova’da soluğu almış.
    Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı kazanılıp vatan kurtarıldıktan ve Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra 1924 yılında o Türkiye’ye dönerek Moskova’dan aldığı emirler doğrultusunda bu vatanı Sovyet İmparatorluğunun bir eyaleti yapma çabasına giriyor. Dikkat edelim, o tarihte Türkiye tam bağımsız bir ülke ve başında da Atatürk var. Yani ülkemiz emperyalistlerin henüz sömürü alanı değil. Nazım Moskova’daki yeni çarlarından aldığı talimatlar doğrultusunda oynadığı haincilik oyunu sonucu Mustafa Kemal Atatürk dönemindeki cumhuriyet mahkemelerinde yargılanıp vatan hainliğinden 15 yıla mahkûm ediliyor. Sonra 1928 yılında çıkarılan af kanunundan yararlanarak tekrar dönüyor.
    Ama yine boş durmuyor Nazım. Resimli Ay dergisinde aldığı talimatlar gereği yine o meşhur vatanseverliğine(!) devam ediyor ve bu kez dört yıla mahkûm oluyor. Bu sefer imdadına Onuncu Yıl affı yetişiyor ve tekrar vatanseverlik(!) yapma özgürlüğüne kavuşuyor. 1938 yılında yine vatanseverlik(!) suçu işleyerek 28 yıl hapis cezasına çarptırılıyor ve 1950 yılına kadar hapis yatıyor. 1950 yılında daha vatanseverliğini(!) asker olarak göstersin diye askere alınmasına karar verilince, bizim vatansever (!) Nazım tekrar çağdaş Çarların postallarına yüz sürmek üzere soluğu tekrar Moskova’da alıyor. Tabii Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu vatanseveri(!) 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılan Nazım dedesinin memleketi Polonya vatandaşlığına geçiyor ve öldüğü tarih olan 1963 yılına kadar vatanseverlik(!) yapmaya devam ediyor.
    Açtığı çığırlardan, yollardan bu gün yeni vatanseverler(!) yürümeye devam etmektedir.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Özbek
    Yüksel Özbek 13.11.2008 - 16:13

    ÖMRÜNÜN YARISINDAN FAZLASINI ZİNDANLARDA GEÇİREN BÜYÜK ŞAİR BÜYÜK VATANSEVER, HAKSIZLIKLARA ZÜLME SÖMÜRÜYE, AHLAKSIZLIĞA, DÖNEKLİĞE,KENDİ VATANINA İHANET EDEN SATILMIŞLIĞA, BAŞ KALDIRAN , İNSANLIK İDEALİNİN EN YÜCE DEĞERLERİ İÇİN GÖZÜNÜ BUDAKTAN ESİRGEMEYEN BU BÜYÜK İNSANA YAPILANLARDAN DOLAYI HİÇ YÜZÜ KIZARMAYANLAR ;SİZDE BİR KUVAY-I MİLLİYE DESTANI YAZINDA GÖRELİM BAKALIM. YAZAMAZSINIZ KAPASİTENİZ BUNA YETMEZ. İSTERSENİZ BUGÜN YAPILAN HAKSIZLEKLARA İKİ SATIR LAF EDİN BUYURUN. TUZU KURULAR SİZİ.

    Cevap Yaz
  • Akif Tütüncü
    Akif Tütüncü 13.11.2008 - 15:22

    be Nazım neden baş reisleri gibi parti paralarını yurtdışına kaçırıp politika yapmadın sözde kahramanları gibi cıa pasaportuyla ülkendeki masum insanları öldurup trilyonlar kazanmadın dini satıp trilyonlar kazanmadın bu ülkede şerefliler kahraman olmaz bilemedin değerlerini sataydın keşke hem zengin hem vatansever kahraman olurdun

    Cevap Yaz
  • Akif Tütüncü
    Akif Tütüncü 13.11.2008 - 15:14

    1902'de doğdum
    doğduğum şehre dönmedim bir daha
    geriye dönmeyi sevmem
    üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
    on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
    kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    ve on dördümden beri şairlik ederim

    kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    ben ayrılıkların
    kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    ben hasretlerin

    hapislerde de yattım büyük otellerde de
    açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

    otuzumda asılmamı istediler
    kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    verdiler de
    otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
    elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya

    Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
    961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

    partimden koparmağa yeltendiler beni
    sökmedi
    yıkılan putların altında da ezilmedim

    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

    sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
    şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
    aldattım kadınlarımı
    konuşmadım arkasından dostlarımın

    içtim ama akşamcı olmadım
    hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

    başkasının hesabına utandım yalan söyledim
    yalan söyledim başkasını üzmemek için
    ama durup dururken de yalan söyledim

    bindim tirene uçağa otomobile
    çoğunluk binemiyor
    operaya gittim
    çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
    camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    ama kahve falıma baktırdığım oldu

    yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak

    kansere yakalanmadım daha
    yakalanmam da şart değil
    başbakan filân olacağım yok
    meraklısı da değilim bu işin
    bir de harbe girmedim
    sığınaklara da inmedim gece yarıları
    yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
    ama sevdalandım altmışıma yakın
    sözün kısası yoldaşlar
    bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
    insanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    başımdan neler geçer daha
    kim bilir.

    Nazım Hikmet

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 124 tane yorum bulunmakta