Sevgiyle büyütülmüş, benden başkasının sevilmesini kıskanmış ve hatta yaşamı sevgiyle ölçer bir çocuktum.
Gel gelelim nefretin hakim olduğu bir dünyanın, adına yaşam mücadelesi denilen ve sınıfsal çelişkilerimin farkına vardığım
Yada vardığımı sandığım bir dönemdi.Tüm ezilmişliğe kafa tutan çocuk düşüncelerim sevgi dolu yüreğimi giderek köreltiyor, yabancılaşıyordum kendime.Sisteme kafa tutmuş, en fazla KAHROLSUN demiştim.Duvarlarına SEVDAMI yazdığım yağlıboyaydı ellerime bulaşan tek kirlilik.Tüm ezilmişliğe direnirken, sil baştan eziliyordu insanlık içimde. Sanki tarihi yeniden yaşıyor gibiydim.
Bu kez doğa değil insan vardı karşımda.
Bu kez şimşekler, yıldırımlar, gök gürültüsü ve heyelan yok, HEZEYAN vardı sevgi dolu yüreğimde.
Hayvanlar gibi, alt alta, üst üste biriktirilmiş insan kalabalığına hapsedildiğimde giderek tükenen SEVĞİM; kin ve nefrete dönüşüyordu. Tüm isyanlarım insanlığaydı, bir ağıl dolusu hayvanlar gibiydik, üstelik İTİ İTE KIRDIRMAK isteyen
insanlık dışı bir anlayışın ürünü olan KARIŞTIR BARIŞTIR daydı zaman dilimi.Öylesine karışmıştı ki her şey bir birine, SEVGİLER, SEVDALAR, ÖZLEMLER, KİN,NEFRET yanı kısacası sınıyordu DİRENDİĞİMİZ yaşam biz çocuklarını.
DÜZENE UYGUN kafaların bu kez adına koğuş denilen hayvan ağıllarında sistemi yaşatmaları ve insan üzerine baskı kurmalarına isyanım kat be kat artarken. Karşımda ben gibi zavallıların yine bana HÜKMETMELERİNİ sindirememiş ve karşı durmuştum.
Bu karşı duruşum ÖLÜMÜNEYDİ.
İsyanlarım kafa tutuşum TERÖR estiriyor havasındaydı. Bu kez sinmeye başlayan ÖFKEME ve güçüme tapan insanlar doluştu çevreme. Ben; sevdamdan, SEVGİM den güç alırken. Karşıtlarım sürelgelen EĞEMENLİK ten güç alarak çatışır durdular benle.
ÖDÜRME ZAMANIYDI
Her şey karşıtına dönüşecek, değişim ve dönüşüm SİSTEMİM çarkları arasında istenilen kıvama getirtilecek ve karşıtının yansıması olarak bana ve bize geri dönecekti.
Ya ÖLDÜRÜLECEK, YA ÖLDÜRECEKTİM. Çok ta basitti YAŞAMAK ve ÖLMEK. Anlıktı, yani her an her yerde kol geziyordu ÖLÜM.
Tüm öfkemi kuşanmış,düşüncelerimi BİLEMİŞ ve yok etmek için gerekli olacak donanımları edinerek SAVAŞ a hazırlamıştım kendimi. YA ÖLDÜRECEK, YADA ÖLECEKTİM,
KADINLAR, dere-tepe düz gittiğimiz küfürlerimiz de vardılar. Ne yalan söyleyeyim, bir de bayram ve seyranlar da ZİYARET görüşlerimde parmaklık arasından çıkarmaya çalıştığım yakın simalar olarak vardılar.
Sisteme onlarda karşıydı ve hatta KADIN KİMLİKLERİNİ BULMAYA ÇALIŞAN isyanlarında, ZILGIT ve TİLİLİ sesleriyle yaşamı süslüyorlardı. Bide EROİN gibi sakladığım radyom vardı ki; belli saatlerde Türkçe haberler sunan BBC’ deki kadın sesine anlam veremediğim bir hayranlık duyuyor ve ona aşık bile oluyordum zaman zaman. Bu kabarcıktı KADIN zindan yaşamında.
ERKEK EĞEMEN SİSTEMİN tüm er kişileri bir ağıl dolusu uzunca bir süre biri birinin nefesini koklayarak, bir kazan dolusu su da HAŞLANIYORDUK.
ÖLÜM KOL geziyordu, karanlık hakimdi ve nöbetleşe uyku vaziyetlerimiz bile bir gözümüzün açık kalması gerektiğine programlanmıştı.
Yüz yüze, kana-kan, dişe-diş bir yaşam içinde DOST ve DÜŞMANIN biri birine karıştırıldığı bir ortama mahküm edilmiştim.
En son; bir kavgada ÖLDÜRMEY le yüz yüze getirtildim. Getirtildim diyorum… çünkü, İSYANLARIM, kafa tutuşlarım ezilmemek içindi. Oysa çevremde insanlar ucuzca KAYRAMANLAŞTIRMIŞ ve iteklemişlerdi DÜŞMAN üstüne. Bende, tüm donanımlığımla ve kuşandığım öfkenle ÖLDÜRMEK üzere vuracaktım, vurdum da ACIYARAK, ve ürkerek kendimden.
Sonra bir ana geri durdum…
ANLIKTI her şey ve YAŞAM ve ÖLÜM bir nefeslikti.
Sonra; birini öldürmektense, biri seni öldürsün diye frenledim kendimi. Nasıl olsa iki şekilde de ortada YOK olmak var. En kolayı ÖLMEK tir dedim ve vaz geçtim.
Yalvaryakar ve iğrenç bir ezilmişlikle insan olduğumdan utanarak ve kendimden ve ACİZ ve KORKAK ve AŞAGILIK İNSAN OLUŞTAN kaçarak, İsteseydim öldürebilirimi düşündüm.
SEVGİM ağır bastı, ulaşamadığım tüm SEVDALAR içime ağlamak gibi oturdu.. Ama Erkek tim gizlemem gerekiyordu göz yaşlarımı. Gizledim bende, içime attım. Sonra büyük bir erozyona uğramış insanlığıma bir yara gibi kaldı.
ÖLDÜREBİLİRLİĞİME tapan insan bozuntuları sinsi birer yılan gibiydi (hoş yılanın ne suçu varsa) Silik, iğdiş edilmiş bir yaşama hapsolmayı kendine yedirmiş GÜÇE TAPAN ilkel yaratıklar gibiydi ezilmişlik. Ve ezilmişliği kaderi saymış, teslim olmuş, arada isyan edenlere kulak verip anlamak yerine, sesine sen kalmak yerine BİREYSELLEŞTİRİLMİŞTİ yaşam.
Kabus dolu bir uykudan uyandığımdan, içime gizlediğim AGLAMANIN bir yara gibi, uykularımı haram ettiğini hissettim. Ve bunu sizlerle paylaşmalıydım, İSTESEYDİM ÖLDÜREBİLİRDİM, YADA ÖLE BİLİRDİM. Ama istemedim, İnsanı sevmek, ona sevdalanmak geldi içimden, belki bu beni durdurdu. İyi ki YOK ETMEMİŞİM. Ama hala içimde düğümlenmiş bir şeyler AGLAMAK, AGLAMAK, AGLAMAK istiyorum. Lütfen siz görmeyin olur mu:(
Hekim Coşkun\Günce niyetine\ yaşanmışlıktan bir kesit
Hekim CoşkunKayıt Tarihi : 2.6.2006 23:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kişiyi asıl üzen;
İnsanlar hak etmedıgı halde cogu kere acılara maruz kalır
Bazı kisiler insanların gözunde hıc beklemedıklerı yere gelirler
Bazı yalakaların ınsanların gözunde şühret olduklarını görürürsün.
Bazıları ınsanların guzel, mutlu geleceklerı ıcın mucadele verırken acı ceker
Bazıları ınsanlara acı verırken mutlu bır hayat surer O yetmezmıs gıbı şühretlerı yayılır.Kahraman görünürler
Ama ben hıcbır seyın gecde olsa karsılıksız kalmayacagını dusunenlerdenım
yuregın dert gormesın
Mürsel Adıgüzel
TÜM YORUMLAR (6)