Ağlama be çocuk ne olur eritiyorsun ılgıt ılgıt yüreğimdeki buzdağlarını
Yaralarıma umut basan batikonlu pamuğum senin huzurun sakinliğin benim
Senin her gözyaşın kalbime saplanan birer mermi yivinden fırlamış namlunun
Dalından incir çalıp giden papağan gibi uykun huzurun anlık ürkek ve korkakça
Oysa ne de güzel kuyruğu ibiği gagası tüyleri varken yeşilli allı morlu kınalı kaçmasına ne gerek
Buruşturma Spil dağının tepeleri orman dudağını yarlarla bölünmüş çağıldayan su yolağı
Penceremin denizliğine konan serçe bile tek tük ekmek ufağını gagalayıp daha yok mu cik cik der
Ne sabırsız uykudur ki ateş almaya gelmiş gözlerine komşunun külüne muhtaç değilmiş gibi
Eğlen biraz n’olur konuğum ol demeye kalmadan kalk gidelim demelere başlayan
Öperim gülden al menekşeden mor süt kokulu yanağını oynak bebeğim
Çatma öyle cephede asker tüfek çatar gibi gür kaşlarını ıkınıp sıkınıp durma yeter
Okşanası terden pırasamsı kıvrık saçlarını salıver ensenden aşağıya aksın
Bayrağımdaki yıldızı karşılayan hilal gıdığını severim senin
Yumdukça göz yaşı döker gibi sabır sıkan o minicik ellerini
Çipil çipil gözlerini şafaklar gibi söken umutsuz gönüllere
Peltek peltek dillerini severim senin hüzün sonu gayrete çağıran
O kiraz dudaklarını öptükçe ballanan huzur yüklü gemiler gibi mora çalan
Ağlama çocuk ne olur sen ağlama daha görecek acı günlerin geride
Paytak paytak yürüyüşün götürecek seni aydınlık yarınlara kalk haydi
Gülüşünü severim senin gül haydi şakra ay gibi ışık sal denize yakamoz yarat!..
Ahmet Emer
Kayıt Tarihi : 15.11.2020 13:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!