&
Ağladı babalar ağladı; yığılıp bağrını dağladı...
Söze gerek var mı görene, çok dokunur insan olana;
Görmeyen göze ne yapılır, karanlığa kurşun sıkana...
Nasıl olsa bilindik yerler, uçurumlar açılır tufana...
Hiç yer verilmezdi burada, kitaplara ilme irfana!
Onlar başından beri onlar, susamışlarsa cana kana,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hele bugünlerde yaşananlarda sonra bu kadar öyküleyici ve mükemmel bir anlatımlı bir 'şehit' şiiri okumak gerçekten çok etkileyiciydi.... O kadar akıcı ve konuşma diliyle yazmışsınız ki Arif Bey, ben de o ortamdaymışım gibi hissettim bir an kendimi.... Şiir o kadar geçti bana.....
Muhteşem yüreğinizi ve şiirinizi gönülden kutlarım Arif Bey..... Sevgilerimle..... Saygılarımla.....
Yalnız bir ekmekle üç zeytin, kuru soğan yedirdik, yedik
Çoğu zaman çok azla bile, azar azar yeyip yetindik,
Gün geldi; oğlumu sevinçle, vatan hizmetine gönderdik,
Günleri aylara ekledik, döneceği günü bekledik,
Geldi sonunda o gün geldi, Rabbime içten şükreyledik...
Bugün de aynı yerde senin, geri dönüşünü bekledik,
Sevinmeyi gülümsemeyi, çok öylesine çok özledik...
Şimdi aniden kadınıma, ne malum oldu da ağladı?
_______ Öyle kara günlerden geçiyoruz ki biran önce buradan çıkmamız lazım..yoksa daha karanlık günlere gebe kalacak Vatanım ..Duyarlı yüreğinizi ve bu güzel şiirinizi içtenlikle kutlarım Arif hocam.. Ne analar ne babalar ağlasın dedikce bizler birileri inadına toprağın kara bağrını aralıyor ve gözyaşı pınarlarını akdıkca akıyor.Yüreğinize sağlık .Ant10
Saygımla
Arif hocam, okuduğum şiiriniz öyle bir ana denk geldi ki, şehit haberlerini dinlerken , acı acı iç çekerken, namerde beddua ederken, içimi yaktı mısralarınız.. erkekler ağlamaz denilmiş ya bir kere edep bellemişler, kadın gibi canhıraş bağırmaz demişler .. baba dağ, baba arkanı yasladığın duvar.. içine ağlar o ki o duvar gün gelir olduğu yere kahrından yığılır kalır.. evlat acısı, bir tek anaya mı hak, ana doğurur baba yoğurur adam eder..
çok çok güzeldi hocam şiiriniz.. yüreğinize sağlık...
Sözün bittiği yerdeyiz Teşekkürler arif hocam duyarlı yüreğiniz için sonsuz teşekkürler.
Analar- babalar vatan görevi için asker ocağına gönderirler bin bir zorluklarla yetiştirip büyüttükleri bir tanelerini. Vatan borcu namus borcu diye yetiştirildiler, yetiştirdiler çünkü. Alınlarının akıyla geri dönünce masmavi hayalleri vardır babalar- anaların evlatları üzerine. hayaller yere düşünce gözyaşı akmaz mı? Allah, hiç bir ana- babaya acı gözyaşları döktürmesin, evlat acısı göstermesin inşallah. Duyarlı kalemini kutluyorum.
Bir takım hesaplar peşinde olup timsah gözyaşı dökenler dışında neredeyse bütün bir ülkenin yüreğinden ağladığı bu günlerde elbette babalar da ağlar... Bu yaşananlara 'insan' kılığına girmiş yaratıklar dışında herkes ağlar...
Kaleminize sağlık sayın Arif Tatar...
Oğlum, ağladığımı bilip, hep bilmez gibi görünürdün,
Daima gülümserdi yüzün, gönlümü sevgilerle ördün,
Bugün çok mu üzüldün yavrum, ağlayan babaları gördün?
Bir ömür gönlünce en güzel, al libasını bürünürdün!
& -----Arif hoca babalarda ağlar ,babalarını kayıp etmiş evlatlarda , bu güzel şiirinizi ve sizi kutlarım saygılar sunarım .
böylesi baba özlemini sevgisini kaleme alan üstada benden 10 puan...saygılarımla sayın hocam...
Tek kelime tebrikler üstad..harika şiir
Tebrikler. Çok Çok güzel. Selamlar...
Bu şiir ile ilgili 74 tane yorum bulunmakta