İreyhan kokulu dağlarda kaldı,
Göynüdü maralım durdu ağladı…
Hıçkırdı pervâdan dağlar ufaldı,
Kahır çiçekleri kurdu ağladı...
Gönül kâbesinin çerağı pîr' di,
Aşkla sıvadığı kaleydi surdu.
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Güzel bir şiir. Farsça çok kelime var. Sokaktaki 100 kişiden bir kişi ya anlar ya anlamaz. Anlayana güzel şiir.
Biz daha önceki yıllarda da günün şiiri yapılan bu şiire o zaman gereken yorumu yapmışız.
Çok beğendim şiirinizi. Kutlarım kıymetli şair yüreğiniz dert görmesin.
Saygılarımla
.
ÖNCELİKLE REGAİP KANDİLİNİZİ İÇTENLİKLE KUTLUYORUM.
RABBİM DUALARINIZI KABUL EYLESİN.
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.
Dolu dolu bir şiir.
Yazılan yorumlar da gayet oturaklı ve yerinde.
Hani "taş yerinde ağır" derler ya, tam da güne uygun bir şiir. Gerçi 2013 yılından bu yana 3. defa günün şiiri sayfasına gelmiş, getirilmiş değil, otomatik olarak düşmüş program gereği.
Anladığım kadarıyla "GÜNÜN ŞİİRİ" sayfaları iflasta. Sahipsiz, kimsesiz ve naçar kalmış.
* Ben, kendi adıma bu sayfalarda yer aldıktan sonra hem kendimi geliştirdiğime inanıyorum, hem de gelişip kendini aşan nice arkadaş gördüm. Her biri çok güzel eserlerin sahibi oldu. Eğer yazabilseydi -üzerinde çalıştığı ORATORYO ve diğer eser çalışmaları gibi- Refika Hanımın da şimdi değerli eserleri elden ele okunuyor olacaktı.
Kısmet demekten başka bir şey diyemiyorum. Zaman ve şartlar meselesi ve bir de kesinlikle azim ve istek meselesi.
* Kendimce şiiri üç gruba ayırıyorum.
1- Çocuk şiirleri (çocukça)
2- Koşma tarzı şiirler (ozanca)
3- Edebi şiirler (şairce)
Bu şiir edebi şiirlerden, yani şairce...
Refika Hanımı tekrar içtenlikle kutluyorum.
Dil konusunda ben de Türkçesi varken öncelik kendi dilimizde olsun diyenlerdenim. Ama Edebi eserlerde çok ağdalı olmamak şartıyla "kültür dili - sana dili" ebetteki yazanın kelime haznesiyle ilgilidir.
Zaten değerli Refika Hanım hem kendi dilimizde az kullanılan (yerel), hem yabancı kelimelerin anlamlarını şiirinin altına eklemişler. Böylece şiirini daha da anlaşılır kılmışlar.
Zaten dini konuların ve felsefenin işlendiği bir şiirde veya yazıda bu tür dini kavramların olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve yıllar dileklerimle...
Bir müslümanın gönül kabesi de, vücut kabesi de Allah'ın takdiriyle Mekke şehrinde İbrahim ve İsmail -a.s- yaptırılan bildiğimiz Kabe-i Muazzama'dır.
Allah'ın son hak kitabı olan Kur'an ve Son hak peygamberi olan Muhammed -s.a.v- rehber, üstad ve pir olarak kafi ve de vafi iken, tasavvuf denen uzak doğu menşeli felsefeleri kendilerine din edinenler, gerçek islam'ın yerine onu koymaya çalışmışlar ve hala da çalışmaktadırlar. Gerçek islam, vahiy menşelidir. Dolayısıyla da, vahye uygun düşmeyen, hiç bir görüşü ve yorumu kabul etmez. Onun için, her müslümanın, "RABBİM ALLAH, KİTABIM KUR'AN, DİNİM İSLAM, PEYGAMBERİM, MUHAMMED -AS-, KABEM DE, MEKKE ŞEHRİNDEKİ KADİM BİNADIR." demesi gerekir vesselam.
günün şiiri olmayı hak eden dizeleri candan kutlarım
Öncelikle bu değerli yapıtınızın geç farkettiğim için bağışlamanızı diliyorum...
Bin çeşit renkle nakış işlemek/Yiğitliğin alıyla kederin karasıyla/acının sarısıyla, umudun mavisiyle/ şarkı söylemek....'
Resim yapmak binbir çeşit renkle nakış işlemek, Sevginin alıyla, kederin karasıyla,acının sarısıyla,
umudun mavisiyle şiir yazmak, bin bir dille şarkı söylemek gibidir sevgili Refika....
Edebi dil bağlamında ele aldığınız eski ve çağdaş bilgi ve tanımlamaları içeren, seçkin örneklerle düzenlenmiş bu özgün şiirinizde,
sıra dışı bir dünyayı anlatırken, sıradışı anlatım ve kurgusuyla da sıra dışı bir yapıt ortaya konulmuş.
Geçmişimizde Anadolunun zengin edebi varlığının önemini ortaya koyan bir örnek şiiriniz. Şiirinizi, emeğinizi ve sizi içtenlikle kutluyorum Refika hanım...
Değerli yazılarınızın ve Şiirlernizin daha geniş kesimlerle buluşması dileğiyle Yüreğinizi ve çabanızı selamlıyorum...
Vuslatî/osman öcal
Ankara
Bay,
13.01.2013 03:37
Şair olarak yorum yazan arkadaşların yorum yazdıkları şiirlerde kırıcı olma yerine yapıcı eleştiriye önem vermeleri Türk edebiyatı adına daha faydalı olacağı düşüncesindeyim.
...teşekkürler Adaşım. teşekkürler.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır...Koca YUNUS.
...BOŞUNA MI SÖYLEMİŞ. ELBETTE HAYIR. BUGÜNÜN okur körlerini GÖREREK VE DE BİLEREK SÖYLEMİŞTİR.
…Hasılı ilim öğrenmek başka, yapılan gevur icadlarını kullanmak ( tabii ki insanlığın hayrına olanları) başka, ENTELEKTÜEL VE KARİYER EDİNME KAYGISI ile kullanmak başlı başına başka bir şeydir.
Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir …Ziya PAŞA
…evet ne de güzel söylemiş değil mi?
“Kelime, sözcük ile eş anlamlıdır. Bir cümlenin içinde ''kelime ve sözcük'' şeklinde bir ibare kullanmak zeka özrü için alarm işaretidir. “ (ismi mahfuz).
…kelime ve sözcük elbette ki eş anlamlıdır. Şu kadar ki birisi TÜRKÇE, birisi ARAPÇA kökenlidir. Biz her ikisini de içimiz rahat olarak kullanırız. İşte bu ona işarettir. Burada ki hata imla kuralı hatasıdır. Birisinin parantez içine alınması gerekirken sehven yapılan bir hatadır. Öyle MAL BULMUŞ MAĞRİBİ gibi sevinmenin hiç ama hiç anlamı ve adabı yoktur.
“Ayrıca, yapım ve mamul sözcükleri eş anlamlıdır.İstikrarsız , üslupsuz, niçinsiz insanlara mahsustur , aynı cümlenin içinde böyle eş anlamlı sözcükleri yalan yanlış kullanarak caka satmaya çalışmak. “ (ismi mahfuz)
…evet burada hop dedik. Fazla zorlanmışsınız. Kayış attırmışsınız. Bakalım sizin söylediğiniz gibi “MAMÜL” ve “YAPIM” eş anlamlı mı? Buyurunuz görelim.
MAMÜL;Üretimi tamamlanmış, satışa hazır olan mallardır.
YAPIM: Yapma işi, inşa, imal, Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal.
…bu kadar farkı dahi fark etmekten yoksun olanların konuşması ADABA MUGAYIR olup ABESTLE İŞTİGALDİR.
…hakaretsiz (çünkü yazınızın tamamı hakaret içerikli) cevap vermeniz dileğiyle.
Önce ulusların dillerini unuttururlar, sonra da ülkelerini ellerinden alırlar.
Tüm yorumları okuduğumda anlıyorum ki bazı arkadaşlar yorumlarını silmişler. Çünkü bazı yorumlar bir öncekine cevap olarak yazılmış gibi. Ben ömrümde böyle bir şiir yazmadım. İstesem de yazamam. Bir arkadaşın dediği gibi kaç tane sözlük karıştırmam gerekir böyle bir şiire imza atabilmek için. Sözlük dedik de; kullanılmalı mı, en azından Türkçe sözlük kullanıyor olmalıyız hepimiz.
Bu şiir yazılırken bir özentiye saplanılıp sözlük kullanılmış mıdır, sanmıyorum. Şiirin akışına,işlenen konuya ve kafiye yapısına dikkat edersek sözlük kullanılmadığını bize gösterir. Bir sözcük haricinde (Hepimizin bildiği 'çor' bizim bildiğiz anlamda kullanılmış ise) ayakta da sorun görünmüyor. Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerle şiir yazılmasına karşı birisi olarak diyorum ki bu şiir yazılırken ne uzun zaman harcanmış ne özentiye düşülmüş ne kaynak taraması yapılmış; ilhamı yakaladığında akıp gelmiş dizeler. Şahsen tanıdığım bir hanımefendi Sayın Refika Doğan ve Türkçe aşığı. Peki böyle bir şiiri nasıl yazar derseniz, Bektaşi olsaydım cevabını verirdim. Bektaşiler Arapça ve Farsça aşığı mı derseniz asla, ama tasavvufcu olanlar kullanmışlar.
Şair olarak yorum yazan arkadaşların yorum yazdıkları şiirlerde kırıcı olma yerine yapıcı eleştiriye önem vermeleri Türk edebiyatı adına daha faydalı olacağı düşüncesindeyim.
Şiirin şairini tebrik ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta