İreyhan kokulu dağlarda kaldı,
Göynüdü maralım durdu ağladı…
Hıçkırdı pervâdan dağlar ufaldı,
Kahır çiçekleri kurdu ağladı...
Gönül kâbesinin çerağı pîr' di,
Aşkla sıvadığı kaleydi surdu.
Kırılmaz çevganın çarkını kırdı,
Hakikât bezm' inde hürdü ağladı...
Aşk' ın katresi o bahr-ı kerâmet,
Sırında kıvanan gökçe bir samet.
Nâr-ı gam içinde getirir kamet,
Hak-i dergâhını kardı ağladı...
Çığrışan bülbüldü gülzâra bağban,
Zühre’ sine vurgun bir deli çoban.
O leb-i teşne o bir dil-i sûzan,
Gönülden gönüle cardı ağladı...
Iradı kendine kendi yadeldi,
Eridi gözünün yağı inceldi.
Sabır iğnesiyle nefsini deldi,
Kemalât cem' inde tordu ağladı...
Bâd-ı hazân değdi gönül teline,
Bozuldu perdesi küskün diline.
Ahvâlini soran yok ki biline,
Beyhûde bendini yordu ağladı...
Bir serkeş âşığın dâr’ına düştü,
Gülüşü yaralı yârına düştü.
Kırlangıç düşleri varına düştü,
Habîb'in dağında Tur' du ağladı...
"Ey sadr'ımın gülü özü derinim,
Cevr-ü cefa ile âh İnim inim...
Müjgânımda bulut eşk'imdeki bim",
Dedi sayrı gönlü çordu ağladı...
Niye ses vermiyor çavlanı? Maküs
Talihe mi yoksa yârine mi küs?
Sinesi vatansız aşklara mı üs?
Hasret zindanında sordu ağladı...
Hangi birin desin? İçinde yara,
Sözün içinde söz visâli yâra.
Bu kemter refika diyâr diyâra,
Hasretin ipini gerdi ağladı...
Refika Doğan -Antalya 2012
Car: Çağrı, tellal ile duyurma; ilan. Tehlike durumu.
Gülzar: Gül bahçesi
Bağban: Bahçıvan
Çevgan: Baston, ucu eğri değnek.
Hakikat Bezm i: Hakikat meclisi
Ruşen: Aydın, parlak, belli, aşikar.
Çavlan: Şelale yüksek, ulu
Leb-i Teşne: Susamış, dudağı kurumuş
Dil-i Suzan: Yanık Gönül
Göynümek: Yanmak, dertlenmek, üzülmek, içlenmek. Ham meyve olgunlaşmak, yumuşamak.
Perva: Çekinme, sakınma, korku
Bahr-ı Kerâmet: Keramet denizi
Gözgü: Ayna
Kıvanmak: Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak.
Gökçe: Güzel.
Samet:1.Çok yüksek, ulu.2.Kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan
Kamet: Boy, endam. camide namaza kalkmak için okunan ezan.
Hak-i Dergah: Dergahının toprağına, eşiğinin toprağına
Sadr: Göğüs
Lübbi derinim: Akılla duygunun birleştiği yer, İç. Öz.
Cevr: Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem
Müjgan: Kirpikler
Eşk: Gözyaşı.dem
Buşu: Öfke, kızgınlık
Bim: Korku
Teşne: Susamış
Kayıt Tarihi : 17.2.2012 17:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygılarımla
ÖNCELİKLE REGAİP KANDİLİNİZİ İÇTENLİKLE KUTLUYORUM.
RABBİM DUALARINIZI KABUL EYLESİN.
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.
Dolu dolu bir şiir.
Yazılan yorumlar da gayet oturaklı ve yerinde.
Hani "taş yerinde ağır" derler ya, tam da güne uygun bir şiir. Gerçi 2013 yılından bu yana 3. defa günün şiiri sayfasına gelmiş, getirilmiş değil, otomatik olarak düşmüş program gereği.
Anladığım kadarıyla "GÜNÜN ŞİİRİ" sayfaları iflasta. Sahipsiz, kimsesiz ve naçar kalmış.
* Ben, kendi adıma bu sayfalarda yer aldıktan sonra hem kendimi geliştirdiğime inanıyorum, hem de gelişip kendini aşan nice arkadaş gördüm. Her biri çok güzel eserlerin sahibi oldu. Eğer yazabilseydi -üzerinde çalıştığı ORATORYO ve diğer eser çalışmaları gibi- Refika Hanımın da şimdi değerli eserleri elden ele okunuyor olacaktı.
Kısmet demekten başka bir şey diyemiyorum. Zaman ve şartlar meselesi ve bir de kesinlikle azim ve istek meselesi.
* Kendimce şiiri üç gruba ayırıyorum.
1- Çocuk şiirleri (çocukça)
2- Koşma tarzı şiirler (ozanca)
3- Edebi şiirler (şairce)
Bu şiir edebi şiirlerden, yani şairce...
Refika Hanımı tekrar içtenlikle kutluyorum.
Dil konusunda ben de Türkçesi varken öncelik kendi dilimizde olsun diyenlerdenim. Ama Edebi eserlerde çok ağdalı olmamak şartıyla "kültür dili - sana dili" ebetteki yazanın kelime haznesiyle ilgilidir.
Zaten değerli Refika Hanım hem kendi dilimizde az kullanılan (yerel), hem yabancı kelimelerin anlamlarını şiirinin altına eklemişler. Böylece şiirini daha da anlaşılır kılmışlar.
Zaten dini konuların ve felsefenin işlendiği bir şiirde veya yazıda bu tür dini kavramların olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve yıllar dileklerimle...
Allah'ın son hak kitabı olan Kur'an ve Son hak peygamberi olan Muhammed -s.a.v- rehber, üstad ve pir olarak kafi ve de vafi iken, tasavvuf denen uzak doğu menşeli felsefeleri kendilerine din edinenler, gerçek islam'ın yerine onu koymaya çalışmışlar ve hala da çalışmaktadırlar. Gerçek islam, vahiy menşelidir. Dolayısıyla da, vahye uygun düşmeyen, hiç bir görüşü ve yorumu kabul etmez. Onun için, her müslümanın, "RABBİM ALLAH, KİTABIM KUR'AN, DİNİM İSLAM, PEYGAMBERİM, MUHAMMED -AS-, KABEM DE, MEKKE ŞEHRİNDEKİ KADİM BİNADIR." demesi gerekir vesselam.
TÜM YORUMLAR (32)