Kanadı kırık ağıtlar kapladı yeryüzünü
Kimler gitti kara toprakla buluşmaya
Kimlerin canı yandı derinden...
Artık yağmur yağıyor
her ağıt gökyüzüne kanatlanırken
Rahmet akıyor hayatın izine,
İnce bir çizgide
Dünya küçüldükçe küçülüyor
Tünüyor zaman karmaşanın içine
İçimiz ürperiyor
Fırtına çığlıklarda.
Eller buz gibi, yürekler yangın
Toprak kokusu geliyor uzaklardan
Issız dağ yollarına benziyor acılar
Bütün bahçeler dikenli
Bütün anaların kanıyor elleri
Ve bütün sözler dalıyor yürekleri.
Şimdi çok uzak
pembe bulutlu günler
Gerdeğe giremiyor ay ile gece
Kalıcı çığlıkları zaman öğütüyor
Savruluyor hüzünler
yaralanan kuşların kanadında
ve düşler yara bere...
ve düşler yara bere....
Kayıt Tarihi : 29.1.2016 23:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Karanlık değil şiir.Öyle olsaydı eğer güç anlaşılır kılan söylemler geliştirirdi Şair.Bulanıklığa iye olurdu şiir.
Evrenimiz eskisi gibi değil.Uygarlaşmanın yeni yeni buluşlarla yaşamı kolay kılmaya dönük tüm uğraşların görüntülerini vahşi kapitalizmin doymak bilmeyen açlığı perde oluyor.
Gün geçmiyor ki bir yerde savaş olmasın,insanlar birbirleriyle kıyasıya hesaplaşmasın.
Ülkemiz de bundan payına düşeni alıyor.Özellikle ülke sınırları içinde bir türlü durdurlamayan terör,dış kaynaklar tarafından kışkırtılara daha da keskinleşti.İç savaşı yaşanıyor ülkemizin güney doğusunda.Bununla da kalsa! Ortadoğu ve yakın coğrafyamızda yıllardır süren savaş daha da keskinleşti.Suriye topraklarında binlerce km öteden gelmiş emperyal güçlerin postalları,başka ülkelerin uçakları kol geziyor.Uluslar arası sermayenin finansörlüğünü üstlendiği bir türlü tanımlanamayan terör örgütleri çocuk yaşlı kadın...masum demeden toplu katliamlarda. Göçler,toplu kaçışlar canlı yayınla ekranlara taşınıyor.Kentler yıkılIYOR.okullar,ibadethaneler bombalanıyor.İki milyondan daha fazla sığınmacıyı kendi yurdumuzda iskan ederken,bu topraklarda da başka illere,güvenilir yörelere kaçışların önüne geçilemiyor.
İşte tüm bu görüntülerin tanığıdır Şair.Yarınlardan bir dünya vatandaşı olarak kaygılıdır.O güzelim sevbgi,özgürlük,barış,kardeşlik gibi insana biçilen olguların reddedilişi karşısında acı içindedir. Her gün başka bir yörede kahpe kurşunlara hedef olarak şehit düşen gencecik çocukların tabutları omuzlarda taşınırken bir anne olmanın acısını ta iliklerinde duymaktadır Şair.
Böyle kan ve göz yaşı seli içinde yaşamanın ezikliği içinde kurmuştur şiirini Zeynep Nilgün.Yukarıda kaba hatlarıyla yakın plana getirilen gerçeklerin duygusal formda anlatılışı daha da dokunuyor bizlere.
Evet,içsel ve kendiliğinden gelişen dramatik ağırlıklı bu söylem salt şiir kurmaya dönük bir gereksinimden değil,çağını protesto etmeye dönük bir gerçekliğin dışa vurmasını ereklemekten de kaynaklanmaktadır.
Savaşlar ve uzantısındaki yıkımlar,ölümler,acılar ne değin yürek burkuyorsa bu odakta yazılan şiirler de ona koşut eziklikler oluşturuyor bilincimizde.
Yaşayarak çağımızın tarihini yazıyoruz bir bakıma.Böyle şiirlerse tanıklık ettiğimiz bu kahrolası günlerin içimizde kaynayan ağıdı oluyor saltça.
'Düşler(imizi) yara bere 'içinde bırakan her kim(ler)se lanet olsun onlara...
İçimi acıtan dizelerdi gerçekten de. Kutluyorum Değerli Zeynep Nilgün'ü.
Nicelerine.Erdemle.
Harikaydı... Kutluyorum Zeynep Hanım... Saygımla...++
Umuda yolculuk yapılırken kurulur düşler........ 'Ağıtımsı' duygular ve ortamlar, umutları törpüler, düşler hasarlanır....... bir süre sonra belki de kurulamaz olur.............
Çığlı çığlığa anaların ağladığı bir ortamda neyin düşü kurulabilir?...... Dikenli yollardan geçerken birileri yaralanıyorsa...... hüzünler her yerde darmadağınsa..... neyin düşü kurulabilir?.......
Toplumsal acılar büyük bir duyalılıkla dizelerde dile gelmiş...... Kutlarım şiirinizi ve sizi Zeynep Hanım......... Sevgilerimle...........
TÜM YORUMLAR (8)