Ağıt Şiiri - Erdal İrfan

Erdal İrfan
125

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ağıt

ÖLÜMDEN ÖTESİ

adım Koray,
daha on iki yaşındayım
ve ben hiç büyümeyeceğim
Sivas Madımak'ta yandım
ak günler bekleyen ülkemin
karanlık düşünceleriyle
naklen yakıldım...

bir yaz günüydü
temmuz sıcağında
babam ozan İsmail,
tuttu ablamla benim ellerimizden
'haydin çocuklar,
sivas'a, baba ocağımıza
Pir Sultan Abdal şenliklerine
Semah dönmeye gidiyoruz' demişti...

ne bilirdim ki!
'Ateşte Semaha dönmek'
olacaktı kaderimiz
ve otelde dinlenirken
bir anda binlerce insan
'yakın' diye haykırıyordu
ve ölümden ötesi yoktu görünürde.....

adım Koray,
daha oniki yaşındayım veee
ben hiç büyümeyeceğim
sevinçle içinde
elinde çiçekle
beni bekleyen
bir sevgilim olmayacak....

adım Koray,
siz şimdi kimbilir kaçıncı kadehi
kaçıncı yalanlara içip can cana derken
benim ellerim
bir yanımda hiroşima'dan
biryanımda halepçe'den
gelen yaşıtıma takılır
sözde uygar ülkelerde
Solingen’de
Möln’de yanan ben olurum
sizin elleriniz kızlarda
sizin elleriniz erkeklerde
sizin elleriniz bardaklarda.
yaşıyorken ben, en son
semahda tutmuştum bir kızın elini
şimdi ise;
bizim ellerimiz yılan, çayan arasında
kemikli topraklarda....

ne din nedir anlamıştım
ne de din uğruna adam yakmayı
suçum semah dönmekti
suçum babamı dinlemekti
suçum bana göre İNSAN olmaktı
adım Koray daha oniki yaşındayım
ben hiç baba olamayacağım
ben hiç oğlumu okşayamayacağım
ben hiç annemin dizlerinde
saçlarımda parmakları dolaşan
mutlu çocuk rolü bile yapamayacağım
ve ben sizin adınıza
ben mutlu gelecek adına
bir değil bin kez daha yan deseler
yine yanacağım, yanacağım, yanacağım...

bir annenin kokusunu düşünsene,
çocuğuna yani bana sarılmak
işte ben o kokuyu artık içime alamayacağım
anneme doluca sarılamayacağım
eeyy benim akranlarım,
arkadaşlarım, yayşıtlarım
siz kimbilir kaç kızla dansederken
türküler dinleyip halaylar çekerken
hergece feneri kimbilir kaç alemde söndürürken
ve hatta kimbilir hangi türkü barda
devrimler yapıp
halk kurtaracaksınız
kimbilir kaç biradan sonra solculuk oynayacaksınız
işte ben sizin gibi türküler dinleyemeyeceğim
halaylar çekemeyeceğim
ben bir kıza sarılıp dans bile edemeyeceğim

uuyy anam uuuyy
babam anlatırdı
benim doğduğum köylerin yokluk ve yoksulluktan
başka hiç bir özelliği yokmuş
altı ay dünyadan uzak
kar ve karanlığa tutsak bir yurt
sonrası çamur,
çamurda kalmış tek ayakkabılar

kalsaydı tek ayakkabılarım sakız gibi çamurlarda
kalsaydı diz boyu karlarda
görmeseydim değil altı ay
bir ömür boyu köyümün dışını
görmeseydim uygarlık dedikleri yerlerde
çirkeflikleri, kahpelikleri, ölümleri
o karlı yerlerde kalsaydım
yalnızca yaşasaydım yeterdi...

adım Koray benim duyuyormusunuz? ?
daha oniki yaşındayım
bazen ozan Nesimi oluyorum burada
alıyorum elime sazımı
bazense Hasret Gültekin
hasret türküleri yazıyorum
duyarım ki köln’de
Hasret abimin oğlu olmuş
adını Hasret koymuşlar
söyledikçe Muhlis baba
ben burada bile
ateşte semaha dönüyorum
görüyor musunuz?

adım Koray benim heyy dünyalılar
en son sizin aranızdayken
ateş camları sarmışken
insanlar yanıyordu madımak'ta
ve annem geldi gözümün önüne
babam geldi,
ankara geldi
o yüzden ölünce ben
anneme götürdüler
ankara'ya götürdüler..
gelirken elimden tutan babam,
dönüşte tabutumdan tutmuştu.
ben yanmıştım tabutta
babam kahrolmuştu tabut omzunda.
zavallı babam,
canım annem
şimdi yeni doğan kardeşime
adımızı koymuşsunuz
canlarım......
ölsem bile unutmayın
ben Koray'ım
sizin Korayınız........

adım Koray benim
bilmediğim din uğruna
bilmediğim din adamlarınca
devletin gözü önünde
sizlerin gözü önünde
naklen izlerken siz
yanan bendim orada
en küçükleri otuz yedinin
otuz yedi canın
otuz yedi karanfilin

özü bende ANLIYOR MUSUNUZ? ? ? ........
ölümden ötesi yokmuş
DUYUYOR MUSUNUZ? .? ..

1995 Köln

Erdal İrfan

(Yeraltı yayınları tarafından çıkan son kitabım olan Ağıt'ın ismi bu şiir'den gelmektedir)

Erdal İrfan
Kayıt Tarihi : 4.7.2006 14:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sivas Madımak otel'de 93 yılında tüm dünyanın gözü önünde tv lerden izlerken naklen yakılan 37 can adına ağıttır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nurhayat Nalçacı
    Nurhayat Nalçacı

    Buram buram Nazım Üstad kokan, dumanı ciğere ateş gibi oturan dizeler. Kutluyorum Değerli Dost, umarım kalem son kez böyle büyük ve utançlı acıyı yazar. Saygılar.

    Cevap Yaz
  • Sibel Oruç
    Sibel Oruç

    offfffffff tüğlerim ürperdi okurken o an tekrar tekrar gözleimin önüne geldi

    sivas benim için başka beş yıl yaşadım orada şimdilerde restore edilmiş haliyle ayıbını örtmekteler madımağın 58 aklımdan çıkmayan rakam hiç çıkmayacak rakam

    şimdilerde başka kıyım başka yanmak var...

    Cevap Yaz
  • Türkiye Cumhuriyeti Yukselakcum
    Türkiye Cumhuriyeti Yukselakcum

    Acının ,Hüznün ve İnsan olmanın utancı bu olsa gerek Din deyip dini sömürenler ve içim acıdı iki damla gözyaşı aktı yüreğiMde bıÇak gibi saplantı UNUTULMAMALI bu din adına yapılan soysuzluktur.37 canın anısına saygıyla eğiliyorum.KALEMİNİZDEN DÖKÜLEN HER BİR KELAM İÇİN TEŞEKKÜRLER.

    Cevap Yaz
  • Burcu Bir
    Burcu Bir

    Uffffff... Sanırım Koray'la yandım bende... Erdal bey ne yaptınız siz böyle??? ... Ağlamak yoktu hesapta... En azından bugün... Günün rengini değiştiren şiirinizi yüreğimle hissederek okudum... Sevgilerimle...Burcu Bir

    Cevap Yaz
  • Türkan Ay Dinçer
    Türkan Ay Dinçer

    Kanli Sivas
    2 Temmuz 1993 …
    Yükseliyor dumanlar gökyüzüne
    Yanıyor insanlar Sivas’ta,
    Çığlıklar karışmış birbirine,
    Gözlerini kan bürümüş,
    Çember sakallı binlerce yobaz
    Karayılan gibi sarmış dört bir yani
    Geçit vermez, duvar olmuş kapılar
    Dumanlar sardı vatanimi,

    Et kokusu aldıkça burunları,
    Daha bir sevinçle bağırıyorlar,
    PİR SULATANLARA zulüm
    Semahlara ölüm, ölüm diye,
    Yakin türküleri, ezin halayları,
    Et kokusu sardi dört bir yani.

    Karamollaoğlu adı gibi kendi de kara
    Vermiş ölüm fermanını
    Ne devlet var otel önünde, ne millet
    Kara yobazlar sarmış dört bir yani

    Sinmiş devlet köşeye, izliyor vahşeti
    —Dokunmayın halk galeyana gelmesin, emri.
    Kan bürümüş gözler, halk olur mu,
    Ağızlarında salyalar, millet olur mu
    Halk yok devletim, tanklarda yalniz yilan var
    Karayılanlar vermis ölüm fermanını.

    —Allah sandılar kendilerini,
    Ellerinde meşale, dillerinde nefret,
    Yakıyorlar türküleri, semahları
    Yok etmek için ant içmişler Pir Sultan ları
    Doymadılar insan etine, insan kanına
    Yobazlar sardı, dört bir yani,

    —Allaha inanırım, Müslüman im dersin,
    Et kokusundan haz duyarsın,
    Sivas’ta 37 cani yakarsın
    Yine doymaz, yine et istersin.
    —Müslüman im diyen insan yakar mı,
    —Allah’ın yolundan giden can alir mi,
    —Yüreğin kararmış, gözlerin kin dolmuş,
    Bak aynaya gör kendini, sor kendini kendine
    Sen insan mısın yoksa canavar mı

    Zafer naraları atıp durma,
    Ağzından salyalarını akıtma
    Kazandığın savaş değil, galibim sanma,
    Rehavete kapılıp, kendini rahat koyma
    Sanma ki bu devran böyle kalır,
    Bir gün sende yanarsın, Sivas’ta

    Türkan Dinçer

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Erdal İrfan