Üzgünüm, küskünüm, kızgınım, kırgınım..
Asırlık yükleri ve yaşanmışlıkları sahiplenmiş, taş avlulu, taş damlı ihtiyar bir evin damında ninemin ninesinden kalma, “koç boynuzu” “açık göz” “hayat ağacı” motifleriyle işlenmiş bir kilimin üstünde yıldızlarla bağdaş kurmuş oturmaktayım.
Hayal ile gerçek arasında mekik dokuyan beynimin akıl oyunlarına aldırış etmeden, Divan-ı Kebir’den gazeller okumaktayım..
İnsanım, lakin; kemale ermek nedir, kemal nedir, ermek nedir, hatta insan nedir bilmemekteyim, bana ait olmayan öz be öz hikayemi nefessiz bırakılmış bir neyden, aşk narına yanmış Rabia’tül Adeviyye’den, on bin yıllık bir gelenekten, Tek Tek Dağlarının eteklerinden, Karahan Tepesinin koruyucusu Humbaba’dan dinlemekteyim.
Her sevincin her kederin
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
Devamını Oku
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta