Ağıt Şiiri - Burhan Kırıcı

Ağıt


Bir güvercin mavi göğü çizdiğinde
Menteşesi çürük kapıdan gittin ansızın
Sancısın...
Aklımın
Sabrımın
Kaçak çay nefesi ve nikotin sokakların
Nereden bileyim...
Bir gülün susuz solduğunu
Durgun suyun güneşte koktuğunu
Hazan düşürürmüş yaprağa köz hicran
Memleket misali kışı yaşarmış insan
.............
Şimdi!
Rutubet kokulu duvara sindi yalnızlığım
Salyası akıyor her dar sokağın izbesinde
faili meçhul bir merminin
Nice civanlar vurulur kahpe pusunun
sis bulvarında
Nice anneler ağıt yakar kor olur
bir cemrenin alnında
..........
Dudaklarımda dedemden kalma
küf kokan bir hikaye
Ah! Keşke toplasaydı kavruk dudaklarım
bir besmele... Kısık ve içten bir besmele
Ardından toplasaydık! Tipi ve boranı
dondurma külahına
Ve kırağı derseydik bir buzul çağına

Nereden bileceksin...
Yüreğimde kopan fırtınayı
Hortum ve kasırgayı
Çiçekli mektupların kıyısından kıyısına
yüzen kan rengi kadırgayı
ve bir dalga alır melal giyinmiş şu tayfayı
Eksilir... Eksilir de ağaran kaşlarda
siyahiliğim
Bir tutam saçımda tufanlar kopar,
Alabora olur can çekişir ayva tüyler
Hazan şakaklara kış çökerde çöker...
Vadilerle yarılır esmer tenim
Her kirpik tanesi ağır ağır damlada boğulurken
Zaman bu viraneye düştü hüzün göverdi kelimeler
Münzevi bir çığlık ki seherde oturup sana ağlarken
Şarkılarda sakın vefa bekleme sana benzemez ülken
Kuş tüyü kalem mürekkebinde ne çok acılar var
Halbuki topladığımız acılarda yamalı gülüşler var
Tükenmez ki kostak kostak dalar ab-ı hayat hülyasına
Leylanın İbriğinden süzülür gözyaşı mecnun gözlerimde

Burhan Kırıcı
Kayıt Tarihi : 19.6.2023 13:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Burhan Kırıcı