Sonbaharı, yerde sürüklenen kuru yaprakları, denizin uğultusunu, martıların sesini, soğuk rüzgârları, iç çekip yürünecek uzun, ince yolları.
Pişmanlığı, kırgınlığı, aldanmışlığı, adanmışlığı, harcanmışlığı, yalnızlığı, geçmiş yılları, çocukluğu, özlemi..
Derinlerimde ne saklı ise sanki zorla o vuruyor dışarı.
O var sanki, göğsümü patlatır kuvvette her şeyime hükmeden.
Aman yarabbi.
Ben nereden bilebilirdim bunun büyüdükçe kalp zarımı yırtarak delecek bir mermi olacağını.
Nereden bilebilirdim çocukluğuma "ahh keşke" diye sürüklenerek gitmek isteyeceğimi.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta