Ağıt Şiiri - Tuba Yıldırım Başkıran

Kapım çalındı yiğitler dizildi bu gün
"Anne oğlun peygamber ocağına kavuştu" dediler oğul
Bi an baktım kaldım da "vatan sağolsun" dedim
Ne olursa olsun vatansız yaşanmazdı ki oğul....

Damat etmişler seni süslemişler bugün
Kırmızı bayrak ile getirdiler seni oğul
"Sakın ağlama ağlamanı istemezdi" dediler
Hiç gelmeyeceğini düşünemedim o an oğul...

Sen kokan postalına sarılıp ağladım bu gün
Baktım yoksun yokluğuna nasıl dayanırım oğul
Her telefonda yeter artık gel dedim
Gelinmez yollara baka kaldıma oğul...

Baban seni "kara oğlum" diye severdi
Şimdi yoksun nasıl derim yokluğunu oğul
Sofrada her şeyin iyisini önce sana yedirirdi
Sensiz sofralarda nasıl yemek yeriz oğul...

Yeni evin ziline işleme ile adını yazdık
Evi senin için yaptırdık eksiksiz donattik oğul
Gelişine gün sayıp düğün dernek kuracaktık
Seni yeni evine tekbirlerle koyduk oğul...

Kara toprağın bağrına koydular seni
Dağ taş her yer çiçek açtı gül koktu oğul
Dualarla haklarımız soruldu yandım da yandım
Hakkımı helal ettim sende helal et oğul...

Allah "sabır versin" deyip gittiler
Sabrı bu acıyla nasıl çekerim oğul
Evlat bu ister üç tane olsun ister beş
Senin yerine kimi koyar sarlırım oğul...

Ağıt yakıp ağlama yerinde rahat edemez dediler
Ağıtlarla büyüttüm askere gönderdim seni oğul
Sabahlara kadar beşik salladım ninni söyledim
Şimdi ağıt yakıp ağlamam mı sana oğul...

Akşam oldu karanlık çöktü yokluğuna
Hangi ışık aydınlatacak sensiz içimi oğul
İçim yanar da yanar kimse görmez söndüremez
Dereler çağlasa yangınlarım diner mi oğul...

Odanda selam verdiğin resmine baktım
Gelirsin de koklarım diye kuçak açtım oğul
"Beni bu bayram bekleme anne" dediğin aklımda
Senden sonra hangi bayramı bayram edeyim oğul....