Kara günü Ankara’nın.
Feryat feryat, duman duman,
Göz göre göre yanmanın,
Kül olmanın, yası bugün.
Kara bahtımızın günü,
Can can diye kapındığımız
Çoluk çocuk, ana bacı,
Arşa çıktı feryadımız.
Kahpe felek, kahpe dünya.
Bu ne ki senin ettiğin.
Yaşamak mı bu da güya,
Senin de kırılsın belin.
Yaktın, yıktın, kül eyledin.
İncir diktin ocağıma.
Söyle sana ne eyledim,
Çektin beni ocağına.
İki lokma ekmek için,
Kuyruk kuyruk dizilmiştik
Bir damla su içmek için,
Yollarında gezinirdik
Evde bekler idi anam.
İftar sofrası kurulu,
İki pide alsam ne gam,
Zindan ettin bana yolu.
Bir zavallı boyacıydım,
Fırçalar elimde kaldı.
Yandım, yandım diyemedim,
Gök birden bire alçaldı.
Daha körpe kuzu idim,
Elim elinde annemin,
Ne ürperdim ne irkildim,
Zaten ne idi ki canım
Öbür yanda bir bankacı,
Beton duvarları deler,
Bankanın demir kapısı,
Buram buram ateş döker.
Öldük hem de nasıl ölüm,
Diyemem düşman başına,
Parça parça, bölüm bölüm,
Düştük her köşe başına.
Kahrolası kader bu mu?
Geçemez olsaydım ordan,
Değiştirseydim yolumu,
Fakat böyle imiş ferman.
Ankara’lı vefalı dost,
Topla küllerimi topla,
Bir çırpıda kavruldu post,
Tüten dumanımı kokla.
Ciğerlere indi koku,
Evlek evlek yanıyoruz,
Ne kemik kaldı ne doku,
Huzuruna varıyoruz.
Küçük büyük, anne baba,
Sarmaş dolaş geliyoruz,
Boşuna gayret ve çaba,
Bir mum gibi eriyoruz.
Utanç duvarına döndü,
Kara asvalt yasta bugün,
Ulus’ta Gima’nın önü,
Kaldırımlar hasta bugün.
Kahrından çatladı camlar,
Yollar ağladı, ağladı.
Koca dağ gibi adamlar,
Hiç biri kurtulamadı.
Ya Allah’ım eyle medet,
Düştük yollara yollara,
Dayan gönül, dayan, sabret.
Rahmet olsun bu kullara.
DOSTOZAN/ 1963-ANKARA
Mehmet Hanifi SarıyıldızKayıt Tarihi : 2.2.2016 08:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!