Öyle mesafeler koyma göğüme,
yağmur zamanı gibi yaklaşsın bulutlarım,
el etek öpmesin yerim göğüm
onurlu zamanların oğulu ve kızı olsun güneş!
Herbiri karakutularıyla düşmüştü oysa,
toprakta saçılmıştı bilinmezlikler,
sonra bir tohum,
derken bir fidan,
ak yazılar bürünmüş çatlak topraklar
ve çimlerde son gidenin türküsü...
Oğul nereye,
çatlak ellerimi atıp yazıya,
duymadan nefesimin boğazlanırken,
çatır çatır yarılırken topraklarımın,
firez vermiyorken dal uçlarım,
sesim sensiz boğuluyorken,
bu suskun gidiş nereye oğul! ...
Desem, şu garip seyrimde sana;
gitme,sevdaların ıssız bunalır,
kara elleri,karalar yüzünü yavuklunun,
sol yanında derin bir yara gibi,
kör bıçak endamı gibi ellerinde,
yüzün kapı aralarında çaresiz kalır.
Oğul dinle,
oğul nereye,
giden oğul olur,salın sesimde,
bu gitmeler avcılara destan dokutur,
yandıkça ananın ciğeri, bilesin oğul,
dizeler seninde tarih olur
ve bu sevda;
yavuklunun yüreğinde derin bir yara...
Kayıt Tarihi : 3.7.2008 15:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selma Ateşin](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/07/03/agit-186.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!