Her güzün yılkı koşardık kağnılı değirmenlere
Oraktan kaçardı dam üstünde tek tük çiçekler
Koyunlara ikram ederdik pağaçların tuzunu
Yarım ay ışığında kaldı kaval sesi ve türküler
Anadan doğar doğmaz orijinal hüzün çekerdik
Enfiye gibiydi sabah rüzgarı çordik diplerinde
İki ayak bir papuçta aşk sıkıştırırdık bir araya
Kaşla göz arasında gider gelirdi bütün öyküler
Ayakucumuza büzülürdü her öğlen yorgun gölge
Baklava gibiydi ayrandaki kuru ekmeğin lezzeti
Yordamınca gider sevgiliyi bulurdu yağız ıslıklar
Yurdun üstündeki ocaklar lokomotif gibi tüterdi
Dağlardaki sessizlik şehirlere doğru yürüyor şimdi
Korkunç bir yalnızlık içinde ağır hasar aldı kalbimiz
Oluk gibi çeşme sesleri çığlık gibi çınlıyor kulağımda
Şimdi musalla gibi binalarda sala beklemekteyiz
İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 22.2.2023 15:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!