Sen geldin gökyüzüne
Bir dolunay oturdu
Geçip giderken günler biteviye
Güneş toprağı yakıp suyu eritiyordu
İyi ki öptün baharda daluçlarını
Yoksa bu çiçekler nasıl olurdu
Sürüp giderken yeryüzü toprağını
Eş koştun kuzuya kurdu
Bakışının sonsuzluğu değdi de
Bir damla kabardı derya oldu
Yazı çekiçleye çekiçleye bakırcılar
Kışı birbirine benzetiyordu
Geceleri cırcır böcekleri
Eksik tamamlayıp eğri düzeltiyordu
Birdenbire boşluğunu hatırladı insan
Göğüs kafesine kalbini koydu
Büyük günahların kayasından kopup geldik
Ayaklarının altına. Toprak böyle oldu.
Ankara,1994
Cumali ÜnaldıKayıt Tarihi : 20.5.2008 17:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cumali Ünaldı](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/05/20/agaran.jpg)
aslında çoğu zaman
şiirde gördüğümüz hatadan daha büyük hataya düşüyoruz.
Genellikle
ileri sürdüğümüz hata sözüm onadır, bizimki tam anlamıyla hata.
Aceleci algımız, dikkatle baksak utanacağımız bir körlüğe sürüklüyor.
Hakkımızmış gibi kabalaşıyoruz.
Kabalaşmak hiçbir zaman hak değildir.
“enteresan!
demek suyu eritiyordu!
vay canına be!
simyacı aristo'dan daha fazla saçmalamış şair! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ”
Diyen yorumcu.
Kendine ufak bir Aristo uydurmuş. Saçmalayan aristo’suna (egosuna) küçük harfle başlamış zaten.
Toprağın yanması sıradan.
Yanıp suyu eritmesi sıradan.
Eritmeyi sıvılaştırmaktan ibaret sanan dağarcık yoksullarını tuzağa çekme gücü muhteşem.
Eritmek, harcayıp tüketmek anlamına da gelir.
Çok üzmek, üzüntüden bitirmek, yok etmek anlamına da.
“koştun kuzuya kurdu ifadesi, sanırım uygun düşmemiş.
Eş tuttun kuzuyla kurdu deyimi bile yukarıdaki ifadeden daha masum duruyor. Sanırım şairimiz dize sonlarındaki uyakları tutturabilmek için şiirdeki bazı önemli kıstasları atlamış.”
Diyen yorumcuya gelince.
Allah aşkı için.
Yeryüzünün sürülebilir gerçekliği içinde
Sabana her zaman çifte öküz koşulmaz.
Bir başında kurda bir başında kuzuya daha fazla rastlanır.
Bu eşlemeye sitem etmek
Bırakalım hakkını, görevidir şairin.
***
Şairine ve yorumcularına sevgiler, saygılar.
Bir şiiri ele veren izlekler vardır:
Nasıl ki Yahya Kemal'in 'Sessiz Gemi' şiiri, bir cenaze ritüelini temsil-i istiare yoluyla anlatıyorsa ve biz buna: 'Yahu sevgilisi terk etmiş o da oturup şiir yazmış.' diyemiyorsak,bu şiirde de şair kimi izleklerle bize gitmemiz gereken yönü gösteriyor.Örneğin şiirin bir yerinde
'Birdenbire boşluğunu hatırladı insan
Göğüs kafesine kalbini koydu '
dizeleriyle 'insan' sözcüğünü tekil kullanıp ona çoğul anlam (insanlar) yüklüyor.Eğer cismani bir sergüzeştten söz etseydi çekincesiz 'ben' diyebilirdi.
İkincisi:
'Büyük günahların kayasından kopup geldik
Ayaklarının altına. Toprak böyle oldu. '
dizelerinde büyük günahlardan kopup gelen bir 'biz'den söz ediliyor. Bu grup, iki kişilik bir aşk eylemcisi olmasa gerek; zira zaten İslam inanışında da gerçek aşk kutsanır yasak değilse.Demem o ki şair bu beyitte 'ayaklarının altına toprak olduk diyorsa,ya Peygamber S.A.V dan ya da 'ana' dan söz ediyor olmalı.Sevgilinin ayağına toz olmak çok da alışıldık bir imge değil.
Yine de yorumunuzun bu şiire zenginlik kattığını düşünüyor ve sizi kutluyorum.
Saygılar efendim.
Sürüp giderken yeryüzü toprağını
Eş koştun kuzuya kurdu ,sürükleyici akıcı bir şiir kaleminize saglık
yolda yürüyor gibi
usta şair belli
çekilmek lazım belki sensiz bir inzivaya
bazen bir temenniye bazen mahçup bir duaya
yada yeni bir suya yazı yazmak vaktidir..
ismet özel.
TÜM YORUMLAR (19)