Yeryüzü bahçeleri, zümrütten servet verir,
Ağaç olur dal olur, meyveye gebedir o,
Çamur yiyip şükreder, yavruya şerbet verir,
Dallarda bebek gibi, meyveye anadır o..
Gül açar gonca olur, her taraf zînetlenir,
Bahar gelir dert gider, gönüller neş’elenir,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ağaçları dimdik ayakta tutan şey,
Yerlerde sürünen kökleridir...
Aslında biz insanlarda ağaçlar gibiyiz
Dimdik ayakta durabiliyorsak,
birileri bizim için hayatını feda etmiş demektir...
yüreğine sağlık usta kalem
bir ağaç daha diktin güzel şiirinle yürek ormanlarımıza...
Fatih Sultan Mehemmed Han 'ağaşlarımdan bir dal kesenimn kolunu keserim' demiştir. o ağaçlar olmasa dünyada hayat olmazdı be üstadım. bize enva_ı çeşit meyveler sunan hem de hiç ücret istemeden bu görevi yerine getiren ağaçları kesen katil olmaz mı be üstadım? birşeyin kıymetini anlamak için illa da onu kaybetmek gerekmez ki. şiirde konuyu teşbihlerle açıklayan yüreğinizi yürekten kutluyor saygılarımı sunuyorum. O'na emanet olasın.....10
Tebrikler muthterem.
Harika olmuş
Muhabbetle selamlıyorum. 10 puan
Tebrikler üstadım,
kutluyorum sizi.
Selam ve
muhabbetle...
Yeryüzü bahçeleri, zümrütten servet verir,
Ağaç olur dal olur, meyveye gebedir o,
Çamur yiyip şükreder, yavruya şerbet verir,
Dallarda bebek gibi, meyveye anadır o..
Kıtası;
Yeryüzü bahçeleri, zümrütten servet verir,
Ağaç olur dal olur, meyvelere gebedir,
Çamur yiyip şükreder, yavruya şerbet verir,
Dallarda bebek gibi, meyveye anadır o..
Şeklinde olsa, sanki ses uyumu bozulmayacak ve diğer kıtalardan ayrı düşmeyecek gibi...
Başarılı çalışmanızı kutlarım.
Ağaç güzelliktir, çevredir,saymakla bitiremeyiz yararlarını.Anlam yüklü çok güzel çalışma kutlarım usta kalemi.
Hayatımızın bir parçasıdır tabiat ana..Meyvelerini insanlaar sunmada çömert davranırlar..fakat aynı duyarlılığı insanlar onlara göstermezler..tebrikler üstadım
//YAŞ KESENİN BAŞINI KESERİM// Diyen bir ecdadın torunları, bizler acaba yeşilin insan yaşamı üzerindeki etkisini ne kadar düşünüyor ne kadar umursuyoruz. Sayın Adaklının şiirde vurguladıgı Yüce yaratıcının büyüklügüne en bariz delillerden biri gözlerin gördügü o tabiat ve ondaki mucizeler....Bizler kul olarak bizlere tahsis edilmiş bu nimetlere binlerce şükürle; Yüce Yaradana şükür ve niyazımız olmalıdır. Sonsuz kutluyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum Sayın Adaklı. Esen kalınız.
Bugün bir ağaç gördükleri zaman rant iştahlarının baltaları kendiliğinden bilenen..., yol-köprü vs yapılacak diye milyonlarca ağacın kesimi için kılı kıpırdamadan emir veren zihniyet için ne kadar ters gelecek bir konuyu ne kadar güzel ve anlamlı bir şekilde şiirleştirmişsiniz sayın Adaklı..
Kaleminize, yüreğinize sağlık...Kutluyorum..
Sn: Adaklı,
Bu güzel eserinizi,
Beğeniyle okudum.
Yüreğine salık
Kalemin daim olsun.
Başarının devamını diliyorum.
Dost kalemi kutlarım.
Nice güzel paylaşımlara.
Sevgi ve saygılarımla....
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta