Gönül toprağın münbit, merhametin suyudur
Nasip; fırtına yahut sinek vesilesiyle
Tohum oldum da vardım ülkene her yan yağmur
Mülkünden bir mükafat ukba ihalesiyle.
Fidan olurum birden, hikmetini bilemem
Bucaksız topraklarda yoğrulmuş kaderimin.
Mefkure çiçeğini parçalara bölemem.
Sırtımdaki imtihan, sebebi kederimin.
Nimetin nispetinde kulluk meyvelerini
Kifayetim yoktur da yine senden isterim
Dallarla hayvanatın sonsuz gazvelerini
İdrak için tek zerre hazinenden isterim.
Yaprak yaprak sen dolmak gaye-i kebirimdir
Bundandır dört bir yana dallarımı uzatmam
Kısır yapraklarıma devada tefsirimdir
Kuruyan dalı tekke fırınlarında yakmam.
Beni âfetten mahfuz huzuruna getiren,
Veren envâi gıda bir pâdişah bilirim.
Teslim olup binerim zaman rotalı bir tren
Şahit olup tarihe treni dergah bilirim.
Dimdik bir kanyonda bir kaya üstünde çam
Himmetinle düşmeden cihanı seyrettiğim
Uludağ eteğinde çınar, gövdesi kelam
Aşık olup mâziye şen âtiye gittiğim.
Sarı kubbe yolunda on asırlık bir zeytin
Sultan Selim’i aşkla misâfir eylediğim.
Mahkûmuyum siyonist sırtında geçen vaktin.
Bundandır hasret ile türküler söylediğim.
Zaman ötesi zaman bir hurmanın kütüğü
Onla geçen günleri ömrüme eklediğim.
Gözün en güzelinin selam ile gördüğü
O nazar hürmetine cenneti beklediğim!
Hazan mevsimi yaprak döken mahzun bir söğüt:
Düşen her sarı yaprak, her kuvvetli fırtına…
Bu mevsim her alamet biten nefese öğüt
Uyan ki çıkacaksın bir namazlık tahtına!
Kayıt Tarihi : 18.1.2021 09:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!