I.
saçlarını tarar nasırlı ellerin
sır vermez
büküm verirsin başa.
gözyaşı mercan olur akar
geçer sicimler gönüllerden
erir yollar, asfalt dar gelir
varır anında mekana
baştan başa.
yoldaş olur eşe dosta
bir koşuda yetişir
darda kalmış başa
ses vermez nefes verirsin
ağa olur kurulursun
geçersin serili çulun
sondan başa
II.
boşanır zembereği
hasat zamanına kurulu
saatin
bir elin Kilis'te bir elin Bursa'da
dolunayı gözlersin...
hasretinden çatlar ikiye
gözler
ah! bir varabilsem menzile
otursam dizin dibine
kulak kesilsem sesine.
alsan sazı eline, dokunsan tellerine
dönen devran bin ah işitse..
ağa ellerin nasırlı gözlerin buğulu
yelken açan bağrın yanık
gül açan yanakların solgun
bağı çözülmüş dizlerinin yine..
III.
kokular salar
nirengi zambaklar,..
şaha kalkar dürer cihanı
selamsız kalan şaşı devran
mest düşmüş uçuşurken karabasanlar
duygular dalında, acıları kovuğunda
yıllara dayanan dostluktur
sevgiyi büyüten
kinidir yılların, gülleri dalında solduran
izdüşümüdür sevginin;
kederi dağıtan
gölgesidir korkulara hükmeden,
rengidir gözlerine yansıyan
izbe küçelerin
yıkanan zaman poşusudur sarılan bedenine.
kahrın damaklar kurutur ateşinden
zemherinin
fezadaki yıldı/gibi parlar göz bebeklerin
gözlerinle buluştuğunda bakışlar
serinlik verir eşe dosta
kahrolur düşman kümbetlerinde
rüzgara binmiş giderken
ılık bir meltem sokulur usulca
ağa
durum buğdayı sofranda
her can su gibi azizdir mekanında
sorgular sorgusu kavrar ideni darağacında
ur gibi dalında açılır kördüğüm
zencefil tozları serpilir yüreğine
kapanırken tozlu mermere alnın
kanatlanır ruhun
dökülür heybenden günahlar
ıssız şehre açılır penceren
camdan kemerli kafesin
kristal nefes can verir
kıvranırken ahu bakışların
bahar ipliğine bağlı hayatın
hardal tohumu gibi saçılır
arz-ı endam ederek boy gösterir
kıvranır duyguların eriyen dudaklarında
dipsiz kuyu ellerin açılır semaya
ağa
kuşatırken alnını acı damar damar
kuş gibi çırpınır kalbin
ellerinde akar zaman
akrep yelkovana ulaşmak için
kovalar zamanı
gidebilmek bir adım daha ileriye
vurulur alnında
saatin kösteğine asılı duran zaman
uçuk dudakları dişleri arasında
keder meramsın şelale akarken
damarlarında volkanlar kaynar
yüzüne savrulur kızgın lavlar
gelincik tarlasında bir kuş
nağmeler dizerken tespih tanelerine
bir hoş olmakta
rüzgara savrulan gönlün
boşluk
upuzun bir boşluk
başucunda asılı zembil
demet demet rüya
toplayıp toplayıp koklarsın
kilitlersin yarınlara
birleşip gelse yedi düvel
alamaz bir tanesini
elmaslarla süslediğin
servi dalına bağladığın
el üstünde büyüttüğün
ahir zaman hülyalarını
Kayıt Tarihi : 15.5.2006 09:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!