ha ha ha ha ha ha ha ha ha
o gün bir türlü yapamadık
bugün bin türlü delirelim hadi
selam sana kalbi delik dünya
selam kirli deniz kirli hava
selam doğanın kaybolan nesli
terelelli aklım terelelli kaç gün oldu
kırk yedi kırk sekiz kırk dokuz elli
Allah aşkına babam nerede
ortada yok açık net ve besbelli
gelmeli ve yüzünü yine dönmeli
dönmeli evine ocağına
doldurmalı kucağına şefkati
vefayı hürmeti özledik
ama şimdi delirmeliyiz
önce gerim gerim gerilmeliyiz
zamanın çarmıhı hazır nede olsa
var olan zekayı hiç edenlerin linçi bu
deha ve delilik arasındaki
ince çizgide akıl vezir kişi rezil
gördüğümüz her kuyuya
atalım oynadığımız beş taşları
alıp başımızı koltuğumuzun altına
yabana gitmeli yaban dedim de
sahi babam nerede uçan bir kuş olmaktan
yorulmadı mı yaralı kanatları
şimdi delirmenin orta kuralı kuralsızlık
delilikte olabildiğince direnmeli
zır-delilikte sınıf atlayarak bir iki üç
hatırladım otuz iki dişiyle sırıttı
akıl hocam akıl defterimi yırttı
dilim gibi sivriymiş zikrimde fikrimde
oysa ihtisasa hürmet olmalı
hadi akıl gel çengelli iğneme takıl
aha da ipini hepten saldım sokağa
sahi sokak dedim de babam nerede
nerede damarları dışına çıkmış elleri
mazot kokan siyah deri eldivenleri
eldivenin her renginden aldım ciddi
sahi babam babam sahi kurşundan kaçar gibi
kurşuna koşar gibi nereye gitti
gelmezden önce delirelim
birlik içinde dirlik olalım mesela
açmayan çiçekler gibi solalım
dolmuş bardaklara son bir iki damla
ya da boş verin sirtaki yapalım
tüm dolu bardakları teker teker kıralım
alıştık alıştırıldık nede olsa
kime dur kime sus diyeceğimizi şaşırdık
üst akıl alt akılın altında güreşte
haydi bire pehlivan hop künde
bak baba sensiz sırtımız hepten yerde
' baba taşı faydalıdır' diyorlar
bir avuç taş at aklım gelsin yerine
yokluğun taşa tutuyor yüreğimi
yüzüme bak bak ki bahar olsun
tek çiçek olayım sinek konsun arı konsun
kış kulağıma gazel okur kış kış kış de
kış gitsin yüzümden söz veriyorum
çıkmam sözünden başımın üstünde
kocaman yerin var gel otur babam bağdaş kur
çok çıktık konudan dönelim kavşağından
hoppala paşam Ankara Keşan
olmadı maşam ama iyi yakarım mangalları
şimdi delirmede son kural deli gömleği
kızgınlığın savunma mekanizması
sabır ve tahammül anıtlarını bir bir yıkmalı
batmalı sözlerin bulamacına velfecri yakın
topaç gibi dönmeli yuvasında gözler
' ah zavallı yaratıklar' diyecekler duyma
bırak bağrından kötü anıları çarpışsınlar
patiska gibi yırtsın parçalasın
akıl oyunu isteyen akılsızları
onlar ki bizden tımarhanelikler
şimdi kaşımı aldım saçımı yoldum
hopppp bakın doldum doldum doldum
gök kubbede baston oldum
sahi sana giden yollar nereye düşer
doğu mu batı mı güney mi
ben kuzeyinde kaldım baba
yanan yüreğimi soğuk ellerinle soğutsana
bir asabi şok içindeyim
aklımı zayi eder açtığım tüm bayraklar
yine çakala çukala gelmesek bari
temsili misal
abdest bozdurur böyleleri
düşmanlık beslemek
öyle evde hayvan beslemeye benzemez
nihai zaferlerin kürek mahkumları
direniş yok direnç yok çekiçleri indirelim
bütün bütüne olmasa da muazzam
bir ironi bu benden çıtlatması çatlatması
iyi mevzilenmişler şimdi
eli kalem tutan herkesi cehaletin
karşı cephelerinde bekliyorum
bu savaş çok ama çok kanlı olacak
durun bir dakika o da ne aman yarabbi
babamın ceketi mazot lekesi
dut lekesini sadece dut yaprağı çıkarır bil
hemen silmeliyim ihmal ki en büyük katil
of of of ceketinden marulun dikeni battı
bak şimdi elim kanadı sahi baba
ilaç çantanda kanayan yaralarıma
yara bandın var mı babam dedim de
babam hala mı gelmedi sesi nefesi
yoksa beni mi sevmedi
yo hayır yooooo sordum bir kere
'baba beni seviyor musun' dedim
o başını salladı uzaktan dilinle söyle dedim
' eşek sıpası, babalar sever belli etmezler 'dedi
etseydin baba deseydin eksilir miydin
hep şu kaşı yukarı kalkmış dedem yüzünden
hançer koymuştu iki dudağının arasına
beyaz sürmüştü saçlarının karasına
toprak yuttu onları sobada yandı çatıları
hadi delirelim hemen şurada şuracıkta şimdi
fakat babam bu babam mı sonunda geldi mi
uyuyor zannımca olsun o duyar beni
gel baba bir acı kahve içip tatlı hasbıhaller edelim
fındığı gözüken cam şekerlerim cebimde
tüm değerlerimi başkalarına verdin
ve değiştim değersizleştim uyan dertleşsene
önce taş kafayı oynattım yerinden
altında ne ararsan vardı itine dök
solucanlar kurtçuklar karıncalar
sonra örtüm üstünü kafayı yemek istedim
aklıma geldi ben kelle de de beyin sevmezdim
ve sonra kafayı taktım bir çengele bulmacaya
balatayı yaktım üstüne çam aradım çıra aradım
sonuçta şirazem kaydı bir çukura
iyice çöktüm yüklenirler kimsesizliğime
uyan baba baba uyan beni korusana
bak en sevdiğin türkü çalıyor radyoda
" bilemedim kadrini kıymetini
hata benim günah benim suç benim "
ne güzel söylüyor Neşet usta
ruhuna rahmet istedi
rahmet olsun işinin ehli ustalara
usta dedim de babam kalksana
bu gidiş ekmek harbi değil
nerede yoruldun nerede geçirdin günlerini
nerede döktü sicim sicim terlerini
bir asabi şok içindeyim uyansana
ah! ne kadar uzamış kısalmıştı uzun boyun
eski sen dönmüşsün ama senden eser yok
bu nasıl uyumaktır gözlerinde beyaz bir tül
sen sarı bir gül sen sarı bir gül kaç yılın yorgunusun
uyan babam soğuk mermere dönüyor yüzün
üzerinde beyaz bir kundak mekanın yeşil çardak
gitme babam daha kış gelmedi ay güzün aklımı yitirdim
sen temelli gittin babam kavruldum yandım
iyileşmeden hastalıklı bir yürekle kala kaldım
şimdi ne yapsam boşadır şu çabam
tek olaydın da sarılmasaydın babam
babam babam babam babam babam
babam babam babam babam babam
Kayıt Tarihi : 24.3.2020 15:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
/ ağıt...
![Esra Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/03/24/aforizma-babam-nerede-2.jpg)
sıyırttık kafayı bir kara kartala
saçlarımız saçıldı her bir yere
altından kaçan akıl
gitti gitti az gitti
gitti gitti uz bitti derken
yapışıp kaldık babaaaaa
sahiden baba nerde!?
: he şimdi ben de uçup gideceğim, arşı aleme doğru dermişim de yol yapıldı mı acaba diyesim geldi!..
sevgilerimle...
Bu tarz kasıntı bilgiçlik yerine sıradan insanmış tevazusu ile zekice hızlandırılmış şekilde yazmayı esas alır.
Kafiyelerle alitetasyonlarla hızlı virajlar alır . Tezat sanatı yaparak hem genel geçer piyasa fikrine atıf yaparlar , hem de yalın gerçekliği şamar gibi şaklatırlar
Kara mizah veya müstehzi ironi şiirlerin geneline hakimdir . Etiğin sağduyu dediğimiz en saf halini esas alırlar , yapmacık ahlakçılık baş düşmanlarıdır.
Özleri pamuk gibi yumuşak ama sözleri tunç gibi sert bir silüet vardır bu şiirlerin arkasında
Her türlü ideolojik dayatma yerine yaşamın içindeki çarpıklıkları nereden gelirse gelsin isyan ahlakı içinde yüze vurma harekatıdır
Gibi şeyler .,.
Diyelim şimdilik ..
yürek dert görmeye, sevgiler
TÜM YORUMLAR (4)