AGANİSTALI ÇOCUK -2003-
Sen doğarken aydınlıktı dünya
Afganistanlı çocuk
Şimdi gündüzlerin karanlık
Akşamların kaybolmuş göz bebeklerinde
Kaderine çizdi kanlı kalemler senin
Zehir ektiler pembe rüyalarına
Baharı görmeden sende soldun çiçeklerinde
Ölüm kartalları gibi başında dönüyor
Savaş çığırtkanları
Hain gözler mercekte kirli eller tetikte
Onlar için fark etmez Afganistanlı çocuk
Ha on çocuk ha on bin çocuk
Seçilmez kurbanları sizin hiç yer yok
Onların kin dolu yüreklerinde
Saplanmış sırtına şarapnel parçası
Çığlık çığlığa kaçıyor Afganistanlı çocuk
Uzandı yığıldı yere feryatlar arasında
Sustu göğüs kafesi bir soluk iki soluk
Gözleri son defa gezinirken etrafı
Ne babası ordaydı ne doğuran anası
Kolları düştü iki yana açıldı pamuk elleri
O masum avuçlarda yerlere döküldü
Çöplerden topladığı üç beş buğday tanesi
Ölüm bu kadar kolayımı çocuklar
Siz çiçeğe layıkken onlar ateş sundular
Sizin yandığınız yerde el açıp ısındılar
Evet, evet onlarda insandılar ama
Erimiş yanmış kurmuş körpe bedenlerinize
Vahşice gaddarca tekmeyle dokundular
Şaraplar patlatıldı sizin ölümünüze
Çocuklar Gelirken kutsandılar
Dönerken kahraman diye karşılandılar
Kurşunlar sıkılırken masum yüreklerinize
Ne dün utandılar ne bu gün utandılar
Yüzyıllardır anne diyen yüz binler
Aç susuz üryan yalın ayak
Şarapnellerin üstünde yürüdüler
Gözyaşları içinde sen anneni ararken
Enkazların altında
kan kusan zebaniler
Yerlere sığmadılar göklere haykırdılar
Benim ben diye çoktan zafer ilan ettiler
Ağlarken arkana bakma Afganistanlı çocuk
Senin gözyaşlarının düştüğü yerde
On binle yüz yıllardır senden önce öldüler
Onlarda senin kadar masumdu
Afganistanlı çocuk
Nagazaki’nin Hiroşima’nın çekik gözlü
Pamuk tenli gül benizli çocukları
Atomlar atıldı masum yüreklerine
Lime lime gökyüzüne dağıldılar
Sağnak sağnak kanlar içinde
Yeryüzüne yağdılar
Çocuklar dün mezardı size Vietnam’ın
Kan kokan sokakları
Bu gün Filistinli Gazzeli Kudüslü çocukların
Umutlarının üstüne kurulmuş
İsrailin kara katil duvarı
Ne zaman çözülür bilmem ki
Bağdatlı Kerküklü çocukların
Ayağına özgürlüğüne vurulmuş
Esaretin paslı prangaları
Sen acından ölürken
Güneşin sıcağında ayazın kucağında
Ayakta alkışlandı eli kanlı süvari
Dünde vardı çocuklar
Bu günde var yarında olacak hep
Bosnalı çocukların vuran
Asrın zalim keskin nişancıları
Küçücük yüreğiniz var çocuklar
Dağlar kadar derdiniz
Binlerce haykırdınız günlerce ağladınız
Duyamadı sesiniz
Daha dünyayı tanımadan
Paletlerin altında ezilip su gibi eridiniz
muhittin laçin
Muhittin LaçinKayıt Tarihi : 16.9.2013 10:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
AFKAİSTANLI ÇOCUK -2003- Bu şiiri -2003- yılında Afganistanlı bir çocuğun resminden yola çıkarak yazdım. Afganistan’da savaş var Amerika, İngiltere, Fransa önde olmak üzere müttefikler orduları afkan halkına demokrasi götüreceğim diye Taliban savaşcılara karşı savaşıyor Gazetenin birinde bir resim gördüm beş altı yaşlarında bir Afgan çocuk elinde bir torba çöplerin içinde yiyecek bir şeyler arıyor o an yakınına düşen bir bombanın şarapnel parçalarıyla yaralanıyor çığlık çığlığa kaçıyor fazla uzağa gidemiyor elli altmış metre ötede düşüp ölüyor son nefesini verdiğin de açılıyor o çocuksu masum elleri avuçlarında üç beş buğday tanesi yerlere dökülüp kanına karışıyor gördüğüm bu acı tablo karşısında duyularımı bir şiirle ifade etmek istiyorum bütün çocuklara armağanım olsun--muhittin laçin
çok teşekkür ediyorum Yaşar Özmen hocam naçizane mazlumlar için şiirle bir not düşmüş olduk
TÜM YORUMLAR (1)