Bir avuç su şavkında saçlarını tarar
muhanete göstermeden kezapplı suratını
saçlarından saf billur damlalar damlar
koyungözlerine
sarı beyazdan hayeller toplar
duvağına bezemek için Afganlı güzel
sarp yamaçlarde garip bir gazel!
Çakmak taşlarıyla dahrasını biler
üç beş başak gölgesinde
ağlamalı ihtiyar
sakalı kucağında
yeşile sevdalı sarığıyla emeğini ışıldatır
demirden kuşlar saldırır habbelere
mavide olusur çelikten ada
patlat der topallayan sabiye
çiçeği burnunda acıklı bir gazel!
Cenk marşları yankılanır düz araziden
tok sesler Çinden Rusdan duyulur
mağralara sinsi turistler yaklaşır geriden geriden
duvarlara paslı çivilerle şekiller boyanır
gazeteleri yaprak yaprak sarartır
solarak yere düşen bir gazel!
Güneşin karanlığına yıldızlar sürüklenir
mızıka sesinde ürkek uyutulur hayaller
her taşın altında yay misali akrep gizlenir
bir anzak gencinin tüyleri dikenlenir
kabzaya takılı romen kırnatası
ne gelinler oynatmıştır kimbilir havası
ecnebi diyarındada söylenir gazel
Budist heykelinin burnu kanayınca kabilde
böyle dadanmış maraz dediler
hasta çocuklar doğarmış kurt havasinda
süheylana binemezmiş delinkanlılar
tünedi tüneyeli batılı şerler diyara derler
oyun havalarını unutmuşlar yani,çok ezel
kuru ümiklerde kalmış sadece gazel
Gazeller toplar ama kadınlar seher vaktinde
kış yatak kar yorgan büyük mesele bu
mayına basmadan kök sökerler dillerinde hu
asya burası ayaklar yalın ve nasırlı
ne düzen var ne can bahtiyar şark elinde
bağlı urganları kalınmı kalın hemide yağlı
lisanlarında kalan sadece buruk gazel
sarı beyzazdan hülya toplarlar
emellerine sunmak icin titreyen eller
vahşi vadilerde savrulur Afganlı gazel! ! !
Kayıt Tarihi : 23.9.2009 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (13)