Rabbin, bağışlıyor dudaklarından çıkan siyah sözcükleri.
Ve dedim ki,
Rab, bin kere de günah işlesen yine de affedebiliyor seni..
Defalarca dedim,
duymadın beni...
Şimdi bir karıncayım yürüyorum karınca kararınca...
Elimde yetim bir aşkın kılı,
Ve ben inceliyorum o kılı, kırk yararcasına...
Hapishane koridorlarında volta atan karanlık geçmişime inat,
Geleceğimi özlüyorum.
Geleceğimi özledikçe,
gelmişine geçmişine sövüyorum hatalarımın,
Başımı gök-yüzüne kaldırıp,
Ve ellerimi açıp,
Allaha dua ediyorum..
Keşke diyorum, bu kadar sevmeseydik günahları.
O zaman bu kadar tövbe de etmezdik..
Keşke diyorum Allahım..
Belki veya başka bir sözcük kullanmıyorum.
Sadece,
Keşke...
Kafiyeli yaşayamadık ömrümüzü,
ne kadar uyumsuzluk varsa yaşamda,
Taç ettik onları başımıza..
Taç ederken biz onları başımıza,
Onlar da hiç düşünmeden,
taş ettiler bizi kendi yalnızlıklarında...
Pişmanlık bitti.
Renkler soldu.
Güz geldi...
Başımızı koyunca beyaz yastığımıza gözlerimizden iki damla yaş süzüldü...
Affet Allahım,
Afet, sevdiğimiz için.
Bu gece,
Sonbahar ağaçlarının yaprakları gibi,
benim de koynumdan sararmış bin günah döküldü..
Kayıt Tarihi : 21.8.2011 17:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!