Selâmımı götür benim gülnâre ey bâd-ı sabâ
Arz eylesen ahvâlimi dildâre ey bâd-ı sabâ
Dağılsın bûy-i vaslı dâr-ı firâk beldesine
Ilet garîb ahvâlimi ol yâre ey bâd-ı sabâ
Vasl-ı yardan geçtim; ona yandığımı bilse yeter.
Yol kenarına savurun, yar geçtikçe görse yeter.
Satır başına katmayın, hecelik yerim olmasın.
Yazın beni derkenara, yâr eliyle dürse yeter.
Sen gönüller tabibisin ben dil-i şikeste meczub,
Şifa dilenerek geldim bahtına düştüm tabibim.
Vuslatın süruru ile eşiğe bin yüz süreyim,
Sıra sıra dağlar ile deryalar aşsam habibim.
Öyle bir açım ki doymadım kurban!
Öyle mest ettin ki aymadım kurban!
Milyarlarca ses var mevcudat içre,
Böyle nazenin savt duymadım kurban.
Zaman insaf etmez takvim amansız,
Hayatın manası ekmeğim suyum,
Gören gözlerimsin hem de beş duyum,
Kılavuzum sensin ab-ı hayatım,
Kurak ovalarda pınarım kuyum.
Mah misali vechin su gibi duru,
Bir zincir dünyada diğeri nefis,
Kırarım çemberi çözer giderim.
Ayakta pranga yollarım kavis.
Tükendi şu ömrüm sezer giderim.
Çığlıklarım sessiz çıkmaz avazım,
Gül kokan elinle dosta bağlandık,
Uzatarak "Yaaa Rab! pişmanım" dedik.
Sekiz şartla güzel kasta bağlandık,
Adına kurbanım gönül kandilim.
Dillerde, dîllerde her daim adın,
Kızıltepe'deki can û cânânım,
Vakit senin vaktin, yürü;yol senin..
Görenler mest olur şah-ı cihanım,
Teveccüh û edeb senin, hâl senin.
Şarâb-ı la'linle mest olmuş aşık,
Can içre cananım candan bilmişim.
Senden Özge beni nadan bilmişim
Yüzde tebessümüm gönlümün varı,
Hande-i gül seni handan bilmişim.
Etmem canı feda senin uğruna;
Mest-i muhabbetiz fetva gerekmez,
Sûzan-ı mecliste kül eyler beni.
Yetmez ab-ı engur bâde gerekmez,
Külleri savrulan kul eyler beni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!