Aşıp zeytinlikleri deniz kokulu şehrine varınca
aklıma ellerini tutmak gelir çocuksu sevinçlerinin.
Kadehleri yudum-yudum dudaklarından
seni nurundan, seni gözlerinin ferinden öpesim gelir.
Ve en sağanak ıslaklığından izmirin
Gecenin pusundan aparıp seni, gidesim gelir.
Bir haber göndersen kara dünyama
Yıksan engelleri haykırsan bana
Durdursan merhem olsan yaralarıma
Ölsem de unutmam seni unutmam.
Virane gönlüme bir şeyler desen
Gel
dudaklarımla sarılayım
dudaklarına.
Üşüme.
Hava kararsız.
Gel gir hadi düşüme
HOYRAT ZAMAN
Zaman hoyrattır gelir
ve zaman hoyrat geçer.
Geçer ömür öğrenirken
Sen
Saçları omuzlarına anca ulaşmış
Kaşların gözlerin yanakların
Dudakların sonra
Doruğunda allığın
Tükendi gözümün sevda pınarı
Tükendi uyandım, aşk uykuları.
Zamanın en güzeli gecem tükendi.
Oysa vakit ne çok erkendi...
Tükendi,
Sabahın yedisiydi.
Ezanı çoktan geçmişti hayat.
Uyandı gülümseyerek.
Namazı kaçırmıştık oysa.
Her gün tersinden kalkıp
Sana gelmek isterim arada yol var
Ne kadar sevdiğimi dağlar söylesin
Gözlerim umursamaz kalbim kan ağlar
Beni kara sevdaya boğan sen misin?
Yüzüme bak demiştin gideceğin gün
Kanun gibi ud gibi bağırır durur, leylâ
İçimdeki kıpırtı kulağına ermez mi?
Mecnuna diz çöktüren bu sedasız vâveylâ
Taşlaşmış yüreğini azıcık eritmez mi?
Susuz, güneş altında kurumuş dudakların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!