Penelope olmadı hiç
Gece gündüz aç susuz dokudu da
Yanıp kurtulacaktı Jan Dark olsa
Yirminci yüzyılda
Orta çağa doğan
Karcı dağın karlı yamaçlarından
Bütün eve odun çeken
Gelin
Şirinköylü
Kar çatlağı ayaklarını
Bastırırdı duvara her gece
Niobe değildi
Kübele'nin dişiliğine değmemişti eli
Muskacıdan muskacıya umut
Yatır dallarında çaput
Hiç doğurmadı
Yılan olsa emzirecek göğsü
Sızlayarak
Her gece
Her gece kardan soğuk söze yenik
Andromake hiç olmadı hiç
Seyretmedi erkeğini surlardan
Savaşı birlikte tarlada
Ağayla ve devletli
Açlığı omuz omuza
Akmaz arıkları orta çağın
Yirminci yüzyılda bile
Şirinköy'den gelinlerden gelinle de
Paylaşmaya gelmişti
Acıyı ve sevgiyi
Antigone değildi
Sonuna dek
Kendi öldürmedi kendini
Yatıyor odanın ortasında
Çıplak tabanları örtünün dışında
Yarık yarık
Gömülmeye bile gün dönünce
Kalkıp kendi gidecek gibi
Kayıt Tarihi : 7.10.2002 04:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her derde deva kotaran
bu kadınlar anadoludan..
baki selam.
KALEMİ TEBRİK EDERİM.
SAYGILAR...
Hele finaldeki vurgu ancak böylesine güzel sunulabilirdi.
'Gömülmeye bile gün dönünce
Kalkıp kendi gidecek gibi' Yöreyi iyi bildiğim için bana sanki gelinin yerine oralarda dolaşmak görevi verildi ve Temmuz'da karcı dağ eteklerinde ürperdim.Oysa orada katırcıların getirdiği karla Ağustos ta rakısını yudumlamıştım tavşan yavruları arasında .Kutluyorum sayın Cengiz Brktaşı'ı da Asım Yapıcı'yı da .
Bu şiiri okuduktan sonra İkinci Yeni ile Sezai Karakoç arasındaki farkı hatırlamaya çalıştım.
Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreyya ve diğerleri... şiirde evrenselin peşinde koşup, Yunan mitolojisi başta olmak üzere pek çok mite müracaat etmişlerdi. Sezai Karakoç ise temelde buna karşı olmamakla birlikte imgelerin, atıfların ve telmihlerin kültürel göreceliliğine, dini ve mistik (İslami anlamda) referanslara daha çok müracat ediyordu.
Şimdi şunu da sormak gerekir:
Acaba ikinci yeniciler İslami kıssaları mı bilmiyorlardı -mit demiyorum, zira kıssa ile mit arasında önemli bir farklılık vardır- yoksa Sezai Karakoç Batı mitlerini mi bilmiyordu?
Bu sorunun cevabını vermek bana düşmez. Ancak Sezai Karakoç'un batı mitlerini iyi düzeyde bildiğini biliyorum. Buna rağmen o, şiirlerinde yereli adeta post modern bir tarzda ön plana çıkartmaya çalışıyordu.
Buna göre ikinci yeniciler evrensel kabule edilen Batı kültürünü yerelliğe baskın bir kültür haline getirip onu doğuya sunarken temelde modernist bir görüntü arz ediyorlardı.
Sezai Karakoç ise yereli önceleyerek ve moderniteyi adeta eleştirerek post modern bir duruş sergiliyordu. Buna post modern demesek bile en azından geleneksel bir duruşu -şiir tarzı anlamında değil, şiirdeki referanslar anlamında- benimsemişti.
Biz ne yapmalıyız?
Sadece birini mi yoksa her ikisinide mi benimsemeliyiz?
Ben şahsen yerel kültürü, bu anlamda Türk ve İslam kültürünü önceleyip, daha sonra Yunan, Roma, Hint vs.ye müracaat etmenin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Bu bir eleştiri değildi, sadece ferdi düşüncelerim.
Başarılar...
Asım Yapıcı
TÜM YORUMLAR (17)