Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturup “Bakalım neler olacak?” diye gözlemeye başlamış.
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelmişler, sabahtan öğlene kadar hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler.
Pek çoğu da kralı yüksek sesle eleştirmişler. “Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor,” diyerek.
Sonunda bir köylü çıkagelmiş. Bu köylü saraya meyve ve sebze getirirmiş. Kayayı yolun ortasında görünce sırtındaki küfeyi yere indirip, iki eli ile kayaya sarılmış ve ıkına sıkına iteleyerek kayayı yolun kenarına çekmiş ama bu arada kan ter içinde de kalmış.
Ah, Günebakan! zamandan bezmiş,
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,
Devamını Oku
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta