Büyükçe bir parkın banklarından birinde orta yaşlı bir adam uzakta oynamakta olan oğlunu seyrediyordu. Bu sırada yanındaki boş yere bir kadın ilişiverdi usulca. Kaydıraktan kayan kırmızı tişörtlü çocuğu işaret etti:
-Şu kayan benim oğlum.
-Allah bağışlasın, pek güzel bir çocuk! Dedi adam. Salıncaktaki mavi gömlekli de benim oğlum.
Sonra saatine bakıp, oğluna seslendi,
-Ne dersin Ahmetçiğim eve dönelim mi?
Ahmet yalvarırcasına konuştu
-N'olur baba, beş dakika daha! Adam başını sallayarak onayladı. Ahmet sallanmaya devam etti. Aradan dakikalar geçti, adam oğluna tekrar seslendi:
-Gidelim mi Ahmet? Ahmet tekrar yalvardı babasına,
-N'olur baba, beş dakika daha. Bu sırada, tahterevallide bir arkadaş bulmuştu kendine.
Adam tebessüm etti, yerine oturdu:
-Tamam, tamam.
Bu sırada kadının sesini duydu.
-Ne güzel, pek sabırlı bir babaya benziyorsunuz.
Adamın yüzünde buruk bir tebessüm belirdi,
-Büyük oğlum Ali'ye geçen yıl tam burada sarhoş bir sürücü çarptı. Onun acısı hâlâ yüreğimde. Ali ile yeterince vakit geçiremedim. Şimdi hayatta olsaydı, bir beş dakika onunla birlikte olmak için neler vermezdim ki! O gün, aynı hatayı Ahmet'te yapmayacağıma yemin ettim. O her defasında sallanmak için bir beş dakika daha kazandığını düşünüyor. Ama aslında, ben onu seyretmek için beş dakika daha kazanıyorum.
Alıntı Kısa Öykü
______________/
Kıssadan Hisse: Nedir ki bir beş dakika? En kolay harcadığımız şey değil midir zaman ve nasıl da hiç olmayacak işler için harcıyoruz bu değerli nimeti.
En güzel zamanlarımız aslında sevdiklerimizle birlikte olduğumuz zamanlardır. Bunu hepimiz biliriz ama bir türlü gereğince değerlendirmeyi beceremeyiz. Beş dakika… Değerini bilene… 13.11.2010 recep akıl
Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 21.10.2020 05:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!