Saçlarının kokusuna bir avuç tebessüm bıraktım bu akşam..Sessizce uyuyordun kim bilir hangi düşün sıcağında..Usulca gelip hüznünü çaldım.
Açıktı gömleğinin bir düğmesi..Hem utandım, hem öykündüm kadınlığının vuslatına..Sonra ağrıma gitti bencil duruşum, dokunamadım..
Hiç bir şey değişmedi buralarda..Yine geç uyanıyorum sabahları..Yine
kalkar kalmaz en kızdığın şeyi yapıyorum…Bir sigara yakıyorum günün efkarına..Bu sıralar iş güç hepsi karavana, serseri olup çıktım sonunda,
saç sakal karışık.
Yüreğim..Onu hiç sorma gülüm…Bana kavgalı, Sana barışık..
Arada uğruyor komşular..Ispanaklı börek yapmış Yasemin abla, geçen
gün getirdi..Çayın yanında iyi geldi doğrusu..Oturdu karşıma, ilk sorusu:
-Ne olacak haliniz çocuk?
Çocuk deyince yıllar öncesi geldi aklıma birden..O mavi uçurtmalı zamanlarda, içimde taşıdığım umut.Bazen bir güvercine, bazen beyaz yeleli bir at’a benzettiğim bulut..Arada bir gündüz vakti gökyüzünde beliren Dolunayın seyir zevkine vardığım anlar..
Bir de en vakitsiz, en Eylül mevsiminde çocukluğumun, birden bire
ortadan kaybolan yüzler, yarım kalan sözler, yaralanmış masumiyetimde sessizce kanayanlar..
-Ne olacak haliniz çocuk?
Sahi ne olacak halimiz? Bir iç ülke kavgası dolanıyor ağızlarda….
Bir yerlerde gizli pazarlıklar yapılıyor..Gizlisi saklısı mı kaldı bu işin..
Boş-bakanın biri söyledi geçenlerde..Bu ülke açıkça pazarlanıyor..
Öyle çok şey var ki içimi acıtan..
Geç kaldığım neler varmış meğer hayatta..Hani dönebilsem yeni baştan çocukluğuma…Ah bir dönebilsem…Mesela o Eylül gecesinin bir gün öncesine gidebilsem..Kaç kapıyı çalardım kim bilir? İlk işim koşarak evden çıkmak, yolun sonunda yeşil boyalı iki katlı evde, yaşlı annesiyle yaşayan Turgay ağabeye gitmek olurdu..
Kaç ağabey kaç! derdim..
İnan bana kötü şeyler olacak, seni yakalayacaklar, önce mahpusa atacak, sonra kahrolası bir darağacına asacaklar..Sonra yaşlı anan yatağa düşecek, acına dayanamaz bilirsin işte ardından O da seninle birlikte gelecek..Bir daha kimse bize Maviyi anlatmayacak, çocuk gibi kırlara çıkıp uçurtma uçurmayacak, top oynayıp beşiklerden gol yemeyecek..Kaç Turgay ağabey ne olursun kaç! ! Kalırsan, bir daha hiç kimse senin kadar sevimli, senin
kadar sevecen, senin kadar insan gülemeyecek…
Söylesem duyar, duysa inanır mıydı? Sekiz yaşında bir çocuk..Dağ gibi bir adama, ölümü gerçekten bu kadar kolay anlatır mıydı?
Nerden aklıma geldi şimdi bu..Çıplak bir resim tablosunda, yalancı bir kadının dudağından sızarken kırmızının rengi..Hangi sızıyı örtebilir ki ressam..
Eylül dediğin sancı, hangi yüreğin dengi? ...
-Ne olacak haliniz çocuk?
Sahi ne olacak halimiz? Hepimiz bir yerlerde bir şeylerin değişmesini bekliyoruz..Ben gitmenin, sen kalmanın sorgusuna yenik..Sokakta kalan çocuk, ayazın sancısına….Ben seni özlemenin kavgasında yorgun, sen sürgün ve çetrefil zamanların öfkesinde..Bazen bir kadının yalnızlığında kanıyor ülkem, bazen öksüz bir çocuğun yalancı tebessümünde..
Sence “insanlar düşünmeye başlar mı” artık..? Kim bilir kaç zaman öncesi, yüreklerine gömdükleri merhamet, direnç, erdem ve onur..Hafızalarından silinen insanlık, sadece silik bir anıdan ibaret kalan dostluk, güz mevsiminde bahçelerine gömdükleri cesaret..
Sence “düşünenler insan olmaya başlar mı” artık..? Yoksa yine düşer insanlığı ayak uçlarına, ayakta mı kalır gölgeleri..Ölür gibi yaşamayı nasıl sığdırır ki içine gövdeleri..?
Sahi…Ne olacak halimiz? Kaç ertelenmiş sevişmenin teri basacak tenimizi..? Yüreğimizi daha kaç özlem kasırgası vuracak?
Ben maviye baktıkça tutsak, Sen sevdikçe yüreği yangın…
-Ne olacak halimiz kadın? ...
Sahi….Ne olacak?
Uğur Deniz ÜlkegülKayıt Tarihi : 14.11.2005 07:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bak hangi şarkı eşliğinde okudum yazını...Nasıl denk geldiyse...sanki sorunun cevabı gizli bu şarkıda....
Kal huzurla...düşlerine iyi bak..
Mehtap
zaman sadece birazcık zaman
geçici bu öfke bu hırs bu intikam
acılarımız tarih kadar eski
nefes alıp vermek misali olağan
zaman sadece birazcık zaman
son bulduğu yerde sevgiler bir tek an
böyle benzer izler etrafında
alışkanlıklarımız bile sıradan
gidiyorum bütün aşklar yüreğimde
gidiyorum kokun hala üzerimde
sana korkular bıraktım birde yeni başlangıçlar
bir kendim bir ben gidiyorum
zaman sadece birazcık zaman
kızgınlığım yalnızlıktan korktuğumdan
bilirsin karanlıktan da ürkerim çocuklar gibi
işıkları hep yakarım bu korkudan
TÜM YORUMLAR (2)