içte kalan fışkırdı
sıktıkça balçığı
sıktıkça yılanlar çıktı içinden
sıktıkça yalan
binbir yüzü çıktı kara gölgenin
kara gölge çıktı timsah yaşından
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bazen bir gerçeği görmek yıllar alıyor. Bir vesileyle 'şiir'e girildiği gibi bir vesileyle de eski şiirlere-im-e giriyor insan.
Ve şimdi görüyorum oradaki 'im'i .
Evet sevgili Sinyali. Haklısın. Adres-im-e Teslim olmalı şiirin adı.
Sevgili Sinyali’nin başlığa dair olan önerisini düşündüm. Bu şiirde itiraf etmeliyim ki üretim sürecinde bir başlık sorunu yaşadım ben de. Şiire verdiğim ikinci başlıktı aslında “Kayıp Yılların Dökümü”. Ve işin gerçeği bu ismi fazla didaktik ve açıklayıcı bulmuştum ve dolayısıyla içime sinmemişti. “Adrese Teslim” önerisi, uygun bir başlık gibi göründü gözüme şimdi.
Çünkü, şiirde anlatılan tema, genel bir insanlık durumudur bir yanıyla . Ama bir yanıyla da değildir. Kişilere göre farklılık gösterir durum. Kriz anlarında geçmişin tortusu içinden gerçekleri sıkmak, balçığı humuslu toprak haline getirirken; bu tür kurcalamalarda yalanlara yaslanmak, içine girilemeyen ceketler yaratıyor insana. Bu anlamda düşünüldüğünde bence de; şiirin bir “adrese teslimiyet”e gereksinimi var.
Ancak, şiir içeriğinin genelde sanıldığının aksine benim öznelime yaslanan bir yanı bulunmadığı için “adresime teslim'i içermeyecek şekilde ” “adrese teslim” edilmesi gerekiyor isminin.
Sevgili Sinyali, bu önerin için gerçekten çok teşekkür ederim sana:)
Cemal Süreya’nın “adımın bir harfini atıyorum” deyişi edasındakine benzer muzip bir ses tonu takınarak kendi kendime, şöyle diyorum ben de:
“Şiirimin eski adını atıyorum” :)
Tüm yorumculara sevgilerimle
Aynur Özbek Uluç
Aynur Özbek Uluç diyorum acaba, duygularını gösterimde, bilinen insani kavramları anlamada topoğrofik, iklimsel, doğa olaylarına dayalı kozmik görüntülere yaslanmayı daha mı çok seviyor.
Belli ki yalanlar ve onun toplumsal etkileşimine ait yüreğinde oluşan,oluşuveren kozmik tablolar için öyküsel vesileler aramak ne denli gerekli..
Tıpkı Tevfik Fikretin o çok sevdiğim şiirinde olduğu gibi..
Vaktiyle bir devenin bir başı varmış
Başsız deve olmaz ya masal neyse
dizelerinde geçen devenin başsız olamayacağı gibi şiir de vesilesiz olmayacaktır elbet.
Sonuçta eğer şiir yazılabilmişse, kendisini çağıran vesileyi de içkin ve aşkın bir konuma yükselecek ve artık o herkesi -şairi de- dahil anlatacaktır.
Ola ki şair bu şiirde kendini anlattı diyelim.
Kendisi dediğimiz kelimenin anlamı, İnsan oluşumuzun, Habil ve Kabil'le simgeleşen yönlerimizin kaynağından alacaktır nehrinin kollarını.Çünkü şairlerin ben demesi kendi benlerini değil evrensel benlik duygusunu açıklar özünde.
Bu yüzden bu şiirin isminin yukarıda söylediğim gevezelikleri de içerecek şekilde:
ADRES/İM/E TESLİM
olmasında beis var mıdır acaba
Çünkü artık adres imgenindir ve imge herşey ve herkes olacak kadar nedir?
Nedir,
Evet nedir sevgili dostlar
:)
Balçık, yılan ve yalan.
Beyin içinde bataklık. Gölgesi kara. Yırtıcı yutucu sanki kara delik zamandan. Utanmayanlar canlıları biliriz. Ayna karşısında timsahlardan daha vahşi.
Etekler yalan söyledi
Ceketler yalan (Çok etkili iki dize)
Yıllar mı yitiyor, yoksa insanlar mı? Zaman ne zaman tükenir?
Bilinçaltında tüneyen zamanın zehiri. Göz yardımıyla ellerde örülen altıgen örümcek ağı...
Kandan kırmızı şimşek çaktı.
Duygular arsızlaştıkça ''insan''lık kendini kaybeder oldu.
Kimler yalan söylemiyor ki? Aynalar yalan söylemiş çok mu..?
Tebriklerimle
Selam ve saygıyla
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta