Bu geceler böyle karartılarla zırhlanır
Suçlara vize verir durmaksızın
Sonra plakları örtük otomobiller pudra kokuları
Korku karışık gülüşmeler kıvrımlı ara sokaklara dalışlar
Yürek atışlarını yiyen kaç arzulayış
Elden ele taşır günah çiçeklerini
Onlar ki makas kırpıntıları belli belirsiz bahçelerde
Yüzlerinde boylu boyunca yasaklar…
Nöbetler,geri saymalarla boşalan ter içinde
Çürüyen damar içinde et.Hepsi ihtiyatlı bir parça makul ve legal
Toprağın yüzü tırmalanır mukavva sergilerin hemen yanı başında
Birbirinde bütünleşir tersle düz.
Ağarır fısıltılar…
Fundalıklar içinde yol alan kirpilerin sesi değildir duyulanlar
Belki biraz bitkinlik yılgın soluklanmalar
Belki üşengeçliğe dönüşmüş geri çekilişler
Kontak anahtarlarına vuran ağartılı sürtünüşlerdir
Belki de kanı canı çekilen caddelerin indirime girmiş kopuşlarıdır
Evet,bu geceler böyle içten fethetmek gibidir kaleleri
Sonra tersine dönen esintilerde hırpalanmaktır
İki ayrı cephedeki şafak öncesi ateşkesin çatılmasına
Kurulur unutulmuş saat ayarları
Loş ışıkların söndüğü yitik odalar hatta yönsüz yansımalar
Dolar sancısını yitirmiş öteki adreslere
Başka türlü olmaksızın devredilir öteki geceye…
üçaralalıkikibinondört
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 3.12.2014 15:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Görüntü legal ama yüzlerdeki korku ve zoraki gülüşler 'yasaklarla' dolu olduğunu ispatlar gibi duruyor...
Üstelik geceler hiç boş değil.. Birinden diğerine geçilirken, yeni fetihlerin de kapsını aralıyor sabaha...
Böylece 'heyecanı yüksek' gerilimli hayatlar sürüp gidiyor, karanlığın dünyasında...
Kutlarım şiiri ve seni Sevgili Necdet...
TÜM YORUMLAR (4)