İnişlerim oldu benim, çıkışlarımda. Tek düze bir hayatı hiç
sevmedim. Yaşam bir koşuşturmaydı aslında; Ama ben o
koşuşturma içinde bile koştum, hiç yorulmadan
dinlenmeden. Hiper aktif değildim ama dolu dolu bir
insandım. Yaşamdan zevk alan ve pozitif enerji yayan.
Sevdalar yaşadım içimde, sevgililer taşıdım yüreğimde ama
kimseyi üzmedim. Duygusaldım bazen romantik ve
çoğunlukla hep aşıktım. Ya üç gün önce gördüğüm birine ya
uzaklarda asla benim olmayacak bir dilbere aşıktım. Eşim
var benim vede çocuklarımda var. Sorumluluklarımı her
zaman en üst sevilerde tuttum. Yumruk kadar yüreğimi
dünyayı sığdıracak kadar büyük gördüm. İnsanı sevdim,
rengine dinine makam ve mevkisine bakmadan. Çirkinde
güzeli gördüm. Galiba şair değilim ama şair ruhlu doğdum.
Mutluluklar sizin olsun dostlar. Hoş Geldiniz Benim
Dünyama.
Eserleri
SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VARDIR
Dil durur bazen konuşmak istersin söylemez,
Haykırmak istersin var gücünle bazen,
Çıkıp dağlara avaz, avaz bağırmak gelir içinden,
Kahredersin kendi kendine susarak!
Oysa söyleyeceğin çok şey vardır.
Hesap sormak istersin geçmişinden?
Feleğe ceza kesmek istersin en afillisinden!
Dağlara, güneşe, aya, yıldızlara kafa tutarsın;
Bahara küsmek gelir içinden yada yaza,
Susarsın sessizliğin ardına saklanıp,
Oysa söyleyeceğin çok şey vardır.
Zamanı silip başa dönmek istersin hep,
Hataların vardır, yada sevapların bilmediğin,
Umutları ardında koymuşsundur üstü kapalı,
Nicesinde göz yaşı katık olmuştur emeğe;
Hüzünler yüzünde derin izler bırakmıştır,
Dertleşmek istersin dertlerinle dostca;
Oysa söyleyeceğin çok şey vardır.
Bir göl kenarında huzurla kucaklaşmak istersin;
Bir dağ yamacından özgürlüğe doğru uçmak,
Sadakatsizliğe kılıç kuşanmak hesaplaşmak için,
Bulgur, bulgur olur öfken alın terinle!
Yüzleşmek istersin düşünmeden gerçekleri,
Feleğe sitem edersin kim olduğunu bilmeden;
Bak demek gelir parmağını havaya kaldırıp!
Oysa söyleyeceğin çok şey vardır.
Çok şey vardır söylenecek hepimizin içinde,
Söylemek isteyip de söyleyemediğimiz,
Kendimizle bile yüzleşemeyecek kadar derin,
Susmayı çare biliriz, kendimizden kaçmak için
Oysa söyleyeceğin çok şey vardır, çok şey!
Adnan Yılmaz
GELİRİM
Kıyamam delip geçen bakışlarına,
Yorgunluğuma gölge düşse de bekle gelirim,
Katran gecelerin yırtılan düşleri gibi,
Ansızın toprağımdan koparda gelirim.
Hançer gibi yüreğime saplı kirpiğin,
Işık saçan bakışlarına tutunur gelirim,
Sevdan bir volkan şu bağrımda yanan,
Düşmeyim diye umutlarıma tutunur gelirim.
Ve… Sen belki de daha ortasındayken düşlerin,
Tenine dokunan seher yeli gibi eser gelirim,
Yeter ki sevdamıza kara bulutlar gölge etmesin,
İnan ceylan gözlüm! Esaret zencirini kırar gelirim.
Adnan Yılmaz
KIRK İLMEKLİ KÖR DÜĞÜM
Geceyi bağrıma bastım,
Tütün rengi sabahı sana bıraktım,
Gülüşler dökülürken yüzünden,
Bırak hüzün;
Uykusuz gözlerimde kalsın,
Sessizliğinde derin sensizliğin…
Rüzgar acı bir melodi çalsın,
Bir ayrılık şarkısı fısıldasın,
Biz olalım nağmelerinde,
Bil ki; sen!
Gözlerimde taze damlasın.
Sessizliğinde derin sensizliğin,
İçimde kanayan yarasın…
Bir kör düğümsün sökemediğim,
İlmek, ilmek dokunmuş çilem!
Ertelediğim düşlerim,
Umuda dair hayallerim,
Tutkususun özlemlerin;
Ve…sen!
Sessizliğinde derin sensizliğin,
Bir ömürdün beklediğim….
Huzur dolu şimdi şu bağrım,
Griden pembeye dönmekte umutlarım,
Terk ederken bir, bir kabuslarım,
Bahara döndü bak duygularım,
Sessizliğinde derin sensizliğin,
Sevda kokar oldu yarınlarım…
Artık matem tutmayacak,
Karalar bağlamayacak gönlüm,
Kan kusmayacak ömrüm,
Nadastaki sevda bahçemde,
Yetişmekte bir tomurcuk gülüm!
Sessizliğinde derin sensizliğin,
Son Nur’a dönmüştür yüzüm.
Hoşça kal!
Kırk ilmekli kör düğüm…
Adnan Yılmaz
GİT GİDECEKSEN?
Paramparça olmuş hayatımın cam parçaları,
Kırdığın kalbimi yerinden sök de öyle git,
Geceye sakladığım kan kırmızı göz yaşlarımı,
Sabahın şafağında sil de öyle git gideceksen?
Deli boran gibi yık parçala dört bir yanı,
İçimdeki tutkuyu da sök yerinden öyle git,
Gençken viraneye dönmüş şu bedenimi,
Toprağın altına göm de öyle git gideceksen?
Ayazlı kışlar kadar soğumuş delen bakışım,
Yıldız kadar parlak gözlerimi al da öyle git,
Dur! Gitmeden önce son hıçkırığımı ayırdım,
Üstüne son nefesimi koyda öyle git gideceksen?
Uzan istersen son bir defa buseme dokun,
Nazarını son kez göz bebeğime koyda git,
Musallaya verilmeden bu bakir beden,
Gözlerimi ellerinle kapat da öyle git gideceksen?
Adnan Yılmaz
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
selam güzel dost. şiirlerinize ara verdiniz. umarım iyisinizdir. muhteşem şiirlerinizin devamı dileği ile. saygılarımla