Bin dört yüz yıl oldu bekleşiyoruz
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Aynı yerde durup kökleşiyoruz
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Kimi umursamaz, kiminde gâye
Kimi kendisine buluyor pâye
Tükendi kalmadı artık sermâye
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Güneş ters taraftan battığında mı
Müslüman da sabır bittiğinde mi
Yoksa yarın şafak attığında mı
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Çoğu sahih diyor, azı hurafe
Mevlâ’m bin kitabı derc eder harfe
Yoksa rötara mı kaldı tarife
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Sırtında bir tane ben olacak mı
Kulağın kıyısı ten olacak mı
Omuzları geniş en olacak mı
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey.
Karnının üzeri geniş mi, dar mı?
Alnının üstünde çukuru var mı?
İki bin on beş’e kadar çıkar mı?
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey.
Her sabah seherde yokladığımız
Esen rüzgârlardan kokladığımız
Yoksa “sen misin la” beklediğimiz
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Sana göre aksine mi inecek
Balkonda ki saksına mı inecek
Mankeninin göksüne mi inecek
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
Celâli biliyor gelecek Mehdî
Yayacak dünyada îmanı, zühd’ü
Elbet gerçekleşir peygamber ahdi
Ne zaman gelecek Mehdi, Adnan Bey
8 Şubat 2013
Celalettin TokmakKayıt Tarihi : 8.2.2013 17:47:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
AHMET AYAZ
...karıların koynunda ne söylediğini sapıtıyor.
...o huruleri bu dünyada tüketiyor.
...eline ahirette zebani geçer.
TÜM YORUMLAR (3)