onsuzluk
sonsuzluk gibiydi.
düşünemediğin,
hayal edemediğin.
ona ermek
düşlerimin kırıntıları
karınca patikalarında
çoğu toprak altındadır.
çalıya takılmış bir serçenin çırpınışları
haylaz bir köylü çocuğunun terlemiş avuçlarında
aksak kalp atışlarındadır.
çocuk düşlerimde kış ve babam.
herkes çocuksu düşlerine hayran
çoğu donmuş bir silüete aşıkken ben gerçeğe..
babamın yüzünde aynı telaş.
korkularım
labirent koridorlarda
kilitli kapılar arkasındasınız.
ağır,
murdar kokusu gibi sinsi,
her zerremdesiniz.
küçük bir su birikintisiyim
küçük bir su birikintisi durgun ve şeffaf.
gökyüzü kaçamak bakışlarla seyereder beni
bulutların arasından.
kuşlar incecik kıyılarımdan su içerler
Yeni doğmuş bir bebek gibidir zaman.
Mezarlıktır dönüp arkana baktığın zaman.
Derdini de kendini de abartırmış insan ama
yokluktur aklımızdaki dert varlık sadece zaman...
ağladığın görülmesin,
boyalı kirpiklerinden dökülürken,
gözyaşı gibi
kirlenmişim.
beni ve benim o sen dolusu yeminlerimi
omuzlarda taşınan cansız bedenlerin
kaale alınmamış yaşamları
şeytanın cennet vaadinde
sarhoş kusmuğu
Uzaklarda çok uzaklarda,
soyut sahte bir tebbesüm,
hiç kimse sevmiyor kimseyi aslında,
sevindikleri tek şey,
bir sömürgecik zulüm...
adı Yılmaz
ruhuna nefret sığmaz
ruhu çılgın
bedeni yılgın
gibi görünse de.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!