ADNAN KAHVECİ’NİN KATİLİ KİM 1
Bir dönem Turgut Özal’ın prenslerindendi. Eğitimini bursla tamamladığı sıralarda ABD’den Başdanışman olarak getirilmişti. Sonra da Maliye Bakanı yapılan Adnan Kahveci, Anavatan Partisi’nin en reformist ve siyaset üstü bakanıydı. Sıra dışı uygulamalarıyla ve mütevazı kişiliğiyle bir anda halkın gönlünde taht kurmuştu. Bir eski otomobili ile bir de dairesinden başka malvarlığı olmayan, yolsuzluk nedir bilmeyen, kişiye özel bir ayrıcalık tanımayan, ihale takipçisi ya da işadamlarıyla özel ilişkiler gibi konularda hiçbir şaibesi bulunmayan Adnan Kahveci örneğine Türk siyasetinde rastlayabilmek pek mümkün değildir.
Devlet Bakanlığı döneminde seçimlere “Tercihli oy” sistemini getirmiş ve siyasi partilerin aday liste sıralamaları dışında en sevilen adayların tercihli oyla meclise girmelerinin önünü açmıştı.
İleri demokrasinin bir ürünü olan “Tercihli oy” sistemini Türk siyasetine yerleştiren Adnan Kahveci, Türkiye’nin en fazla tercihli oyunu kendisi alarak bir rekor kırmıştı. Ayrıca o dönemin Refah Partili milletvekili adaylarından Recep Tayyip Erdoğan’ın gerisinde bulunan Mustafa Baş, tercihli oy sonuçlarıyla milletvekili seçilerek bir alt sıradan meclise girebilmiş. Bunun üzerine bir üst sırada ki seçilemeyen Recep Tayyip Erdoğan ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmişti…
Adnan Kahveci, Anavatan Partisi Genel Başkanlık yarışında Mesut Yılmaz’a karşı adaydı. Türkiye’nin en fazla tercihli oyununu almış, her eğilimin sevgisini ve beğenisini kazanmış ama küresel lobi desteği bulunmayan Adnan Kahveci’nin ANAP’ın başına geçerek Özal’dan çok daha güçlü bir konuma gelebileceğini dış güçlerin stratejiysenleri de çok iyi biliyordu. Böylece ileri demokrasinin nimetlerini ilke edinmiş bir liderin aslında Türk siyasetine uymadığı gibi, Kahveci’nin birleştirici, bütünleştirici özelliği olan ve ülkenin en çok tercihli oyunu alan bir liderin Türk siyaseti arenasında yeri olmamalıydı. Ve dış güçler de zaten ileri demokrasinin nimetlerini yedirmezlerdi Türk milletine. Öfke, ayrılıklar, farklılıkların derinleştirilmesi, kin ve hep husumet istemişti şimdiye dek küresel stratejisyenler...
ADNAN KAHVECİ Mİ, MESUT YILMAZ MI?
İslam ülkelerinin iç ve dış politikalarını belirleyen, şekillendiren dış güçlerin kısa ve uzun vadeli politikalarının yerleşmesi, yeşermesi, meyvelerini vermesi için o ülkelerde Adnan Kahveci gibi politikacılara ve liderlere yaşama şansı tanınmamalıydı. Ufku karanlık, baştanbaşa yolsuzluklara bulaşmış, gerektiğinde yerle bir edilmek üzere yığınla suç işlettirilmiş politikacılar siyasi partilerin başlarında bulunmalıydı. Muhalefet partilerinin üst düzey kadroları bile hep bu şekilde dizayn edilmeliydi. Dış güçlerin aradığı kan ise Mesut Yılmaz’da yeterince vardı. Çıkardıkları özel yasalarla, suç ortağı Çiller ile birlikte birbirlerinin yolsuzluklarını aklamış ama gelecek zamanlarda Yüce Divan kendisini suçlu bulmuş. Devlet bankalarının hortumlanmasında sorumluluk sahibi Mesut Yılmaz, dış güçlerin Özal sonrası belirlediği liderdi. Adnan Kahveci ise dış güçler için çok tehlikeli, Türkiye’deki siyasi dengeleri birdenbire değiştirecek; kitleleri peşinden sürükleyecek ve kontrolü imkânsız lider ile bu yönüyle potansiyel bir tehlikeydi.
Adnan Kahveci’nin hayata geçireceği yeni siyasi profil, Avrupa’nın ileri demokrasilerinde ancak var olabilen bir modeldi. Alabildiğince özgürlükler… Ardından siyasal ve ekonomik bağımsızlığın geri kazandırılması... Ve, ileri demokrasiyle gelebilecek değerler içerisinde ne dış güçler kalır, ne de sömürü barınabilirdi. O halde Adnan Kahveci’nin derhal önü kesilmeliydi…
Türkiye liderliği çalışmalarını aralıksız sürdüren Kahveci’nin İstanbul Kartal’daki evinde 24 saat açık telesekreterli telefonu susmak bilmiyordu. Hemşeri dernekleriyle bir araya geliyor ve artık geleceğin Genel Başkanı ile Başbakanı gibi kendi boyunu çok aşan hayal ötesi projeler sunarak beyanlarda bulunuyordu. Liderlik yarışındaki Mesut Yılmaz ise çok rahattı ve rakibini hiç ciddiye almıyor ama Adnan Kahveci’nın başına gelecekleri de çok iyi tahmin edebiliyordu...
AMERİKAN FİLMLERİNDEKİ TRAFİK KAZASI
Yeni hizmete açılan otobana girmek üzere otomobiliyle Ankara’dan Bolu’ya geldiğinde, Çaydut mevkiindeki sis bahanesiyle karayolu yön levhası ustaca değiştirilerek Adnan Kahveci’nin otomobili, tıpkı Amerikan filmlerindeki gibi otobanın karşı geliş yönüne, yani ters istikamete yönlendirilmişti. Yeni otoyolun karayolu yön levhası değiştirilmesinde bir anormallik görülmüyorsa da, bir gün önce yetkililerce yapılan sessiz bir açıklamada otoyolun güvenli olmadığı belirtilmiş ama otobanın güvensizliği sonucu Adnan Kahveci dışında hiçbir kaza daha olmamıştı! ..
Ve o kazayla beraber yok edilen sadece Adnan Kahveci ailesi değil, ülkenin geleceği, bağımsızlık umutları, ileri demokrasilerin nimetleri, Türk insanının yüksek hayat standartları ile ülke genelinde aşılanmak istenen barış, sevgi ve hoşgörü bağları da bir başka bahara kalmış; bir de geriye küçük Cihan ile borçları ödenmemiş yığınla telefon faturası bırakılıvermişti…
Sonra da ülkemizin gerçeklerine hiç uymayan “tercihli oy sistemi” de merhumun ardından derhal kaldırılarak; bir daha vatandaşın tercihi olmasın, Adnan Kahveciler bundan böyle yetişmesin, tercih yerine dayatılan, emredilen, talimatlar yağdırılan, sadece parmak kaldırma işine yarayan ve adliyelerde sahtecilik konusunda birer sabıkası bulunan, ancak dokunulmazlık zırhına bürünen ve bu yolla dizginleri elde tutulan en geri demokrat adaylar meclise getirilmesi istenmişti… Ve Adnan Kahveci’den sonra Başbakanlık yapan, yolsuzluklardan sabıkalı Mesut Yılmaz’ı Yüce Divan suçlu bulmuş. Ancak önceden kendilerinin çıkardığı 21 Aralık 2000 tarihinde yürürlüğe giren ve 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlarla ilgili “4616 sayılı Şartlı Salıverme Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair kanun” sebebiyle cezası bu yolla ertelenmişti…
NASIL BİR LİDER PROFİLİ?
Macaristan Hilton Oteli’nin kumarhanesinde yumruklanıp burnu kırılmış ama şikâyetçi olmamış, yolsuzluklar sebebiyle Yüce Divan’ca suçlu bulunmuş Mesut Yılmaz ile naylon faturadan sanık geleceğin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan yerine, hiç uzmanlık alanı olmamasına rağmen bir Uzakdoğu gezisi sırasında Türkiye’de bulunmayan kivi meyvesini keşfederek özel çabaları sonucu Türk ziraatına kazandıran eski Maliye ve Devlet Bakanı Adnan Kahveci’ye Türkiye’nin lideri olarak yaşama hakkı tanımamıştı bir türlü aydınlatılamayan bunca faili meçhul cinayetlerden haberdar olan bizim dış güçlerimiz...
Günümüzde eğer yaşıyor olsaydı; yukarıdaki verilere göre meclisimizin 3/2 vekili yerlerinde olmayacaktı… Nur içinde yat Adnan Kahveci; bir kez daha başımız sağ olsun küçük çınar Cihan Kahveci…
05.02.2012
Hilmi DEDEOĞLU
Kayıt Tarihi : 8.12.2012 16:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!