sevmekten alışıktım ölüme
neyi sevmedim ki, yer edince ellerim...
ne girmedi ki sözlerime çinili,
açmak pahasına dilimi...
yazılırdı adım suya
tuzu kaçtı sadeliğin
nasılsa, yüreğe vakıf herkes...
inadım ya, akla...
yüzümdü yüzünde buluşan cennet
ateşime erken döndüm...
el salladım gizlisinden spil'in
öptüm yamacın yeşeren yanağını,
sevdim düzlüğünü, seni gören tepenin...
* şükran’a
en çok, yanlışlarım benzer bana
nedir ki sesine parlayan ipek,
sınanmış ışıklar, cicilerimde...
tutunmuşsan kılçığına yakınan hissin
aradığımda aşk bulduğumda ateştin ya...
acıtır varmışken sona;
başa dönmem yeniden...
aradığımda aşk,
bulduğumda ateştin ya...
bayattı her şey zamanın haznesinde
asiydi ki öyle rengim;
bilinirdi, ilk sürülmüşüm, cennet’ten
izahına dalmışken varlığım, boşluğunun
değişmez hüzne düşkünlüğüm
bu değil ki yüzüm,
kendime demiştim, en çok yalanı,
sesimdi oysa çarptığım;
ne yana dönsem...
bitti dediğiniz yerin,
gözesi yıkıyor aklımı...
nasıl da kolaymış, yarına kalan şeyler!
dalımda tazecik yalan...
kolumda haklı günah...
ve akşama benzeyen sabah...
ateşi sevince...
uygardı dünya; duyularımı yitirdiğimde! ..
afili tarifler ve arasında sevapların,
işkence şovmeniydim...
elinizdim, bardağını taşıran ruhun...
dalına tutunan telaş ve su meşalesi
rengime hece denemekten, sıkıntım...
durma sararmış ruhumda; ey hüzün
hortladı inişi, sancıya kaslan sesin,
arala parmaklarımı ıssızlığına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!