Arıyorsun köşe bucak
Donanmışsın hançer bıcak
Yazıyorsun sıcak sıcak
Vuruyorsun balyoz gibi
Yerim belli yurdum belli
Yaşım çoktan oldu elli
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
fazla söze gerek yok 10 puan saygılarımla
fazla söze gerek yok 10 puan saygılarımla
Yuregine saglik Ustadim harikaydi severek okudum guzelliklerde kal ***Tam Puan***
Titreyerek kendine dön
Kabe deyip kibleye dön
Dosta doğru belirle yön
Yanıp olma bir köz gibi
Gurbet seni yakadursun
Hasret seni yıkadursun
Ciddi olsan ne olursun
Doğru olan bir söz gibi
Yuregine saglik Ustadim harikaydi severek okudum guzelliklerde kal ***Tam Puan***
Titreyerek kendine dön
Kabe deyip kibleye dön
Dosta doğru belirle yön
Yanıp olma bir köz gibi
Gurbet seni yakadursun
Hasret seni yıkadursun
Ciddi olsan ne olursun
Doğru olan bir söz gibi
Bir dosta mektup
İşkembe-i kübradan boş lafları bir şair
Atmaz, iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Ne yalan ne de riya yazdığı şeye dair
Katmaz, iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Kar yağar saçaklarda damla uzar donunca
Bu kadar güzelliği mevlam bize sununca
Bülbül bir başka öter gülistana konunca
Gitmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Nihat hocamla bile ettik senin yadını
İnanki sevdim seni bilmiyorken adını
Sevenler çeşni etmez başka şeyin tadını
Tatmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Karınca karıncadır büyütmez file kadar
Birini yakar ise ufaltmaz küle kadar
Bir nokta çıkar için çamura bele kadar
Batmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Eşrefi mahlük diye bakar Hakkın kuluna
Gözü olmaz kimsenin parasına puluna
Hasetinden dolayı hiç kimsenin yoluna
Yatmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Saygı ile karşılar her işin erbabını
Hemen fikir yürütmez bilmeden esbabını
Bukalemun misali dostunu ahbabını
Satmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Asla itibar etmez ona fit verenlere
Yalan yanlış haberi ileri sürenlere
Haksız yere gürültü koparıp yarenlere
Çatmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Düşüncesini yazar ne derse desin alem
Şiirlere dönüşür çektiği bunca elem
Gönüller deşmek için uçu sivri bir kalem
Tutmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Deşifre eder halkın hakkını çalanını
Sezer bozguncuların desise planını
Zekâsı kıvrak olur kimsenin yalanını
Yutmaz iyi düşünür, sen de böylesin dostum
içi imanla kaynar bir memleket aşığı
Elinden geldiğince esirgemez ışığı
Düşene bir tekme de vurup yoldan aşağı
itmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Olan ile yetinir kanaat eder aza
Araştırır her şeyi kolayca gelmez gaza
Hep iyilik düşünür düşmana bile eza
Etmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
İşte böyle arkadaş salihlerin öyküsü
Her anı nasihattir, ibadettir uykusu
Küsse bile az sürer, kin intikam duygusu
Gütmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Tavazuda örnektir gerekirse zül olur
Vakarlı şereflidir Tek Allaha kul olur
Yansa bile duyurmaz için için kül olur
Tütmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Malından yoksulların hissesini ayırır
Çıplakları giydirir aç olanı doyurur
Korur fakir miskini, yetimleri kayırır
Ütmez iyi düşünür, sen de böylesin dostum
Mikdat Bal
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta