Gün doğar gün batar yaralanırım.
Gah düşer gah kalkar paralanırım.
O kadar zayıf acizim ki,
Kendimde kendimce sorgulanırım.
Korkuyorum hayattan son duraktan,
Dibi görünmez derin çukurdan.
Hele bana bakmazsa yanar, eririm.
Düşüncem darmadağın duydun mu pirim?
Düşüncesinde dahi sarar, biterim.
Ne istiyorum, nedir derdim, ne?
Hekim nerdesin, nedir bu ne?
Yanıyorum yürekten, var mı gören?
Ağlıyorum alenen, yok mu silen?
Acıdım inan kendime, zavallı benim.
Öyle özledim ki, nerdesin ey evim!
Düşünceler, düşünceler, düşünceler...
Zihnimde kuvvemi pençeler.
Küçük, zorba, hain pençeler.
Hava karanlık, hava soğuk üşüyorum.
Yoruldum artık, düşünmek istemiyorum.
Labirentin dahi bir çıkışı vardır.
Usandım artık bu bir kördüğüm.
Yazık ki, kendim etrafıma ördüğüm.
Ne kadar muhtaç, yaralı benim.
Hey dost!
Bırakma beni, ben de sizdenim.
Ne de ağırmış ulvi emanet.
Kalmadı sabrım, yetmedi metanet.
Rabbim ne olur bırakma beni.
Sevginle sar beni, sevdiklerimi.
Rahmetinle tut, salma elimi.
Kayıt Tarihi : 15.4.2007 00:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sıkıntıların ve bireysel hataların ruhumu sardığı bir zamanda; karanlık ve de fırtınalı bir denizden aydınlık ve emniyet dolu bir sahile atılmanın verdiği hali pür melalimi anlatmaktadır..

TÜM YORUMLAR (1)